Evvel zaman içinde bir ülke varmış masmavi bir denize kıyısı varmış, baktıkça doyulmaz bir melodi gibi dalgalanırmış usulca . Denizin kıyısındaki ülke sürekli yanarmış deniz dalgalanırken kıyıda alevler daha da yükselirmiş . Uçsuz bucaksız deniz alevleri gördükçe ah tanrım bu ne zalimlik dermiş , keşke biri alevleri söndürse diye köpürürmüş o köpürdükçe alevler daha da artarmış , öylece içlenip izlermiş deniz. Ülke yanıp kül olmuş sonra deniz iyice köpürmüş köpürmüş fırtına çıkmış denizden kıyaya vurmuş alevler sönmüş geriye bir yığın kül kalmış . Deniz sakinleşip tekrar bakmış kıyıya alevler gitmiş ama güzelim kıyı küle dönmüş. Deniz o an büyük bir pişmanlık ve yalnızlık ile baş başa kalmış. Tanrım bana verdiğin gücü kullanmak yerine sadece öfke ile dalgalanıp durdum şimdi geride kıyıda bir avuç kül içimde koca bir yangın kaldı demiş.