Palyaço gülleri severdi. Küçükken rengarenk onlarca gülün arasında hayatı romantize ederek uçsuz bucaksız hayaller kurardı. O gülleri hiç ayırmadı toprağından palyaço hiç koparmadı onları sadece izledi. Sonra bir gün onları tanımak istedi onlara dokunmak, koklamak, avuçlarında varlıklarını hissetmek. Palyaço kökünden çekti çıkardı gülü. Gül güzeldi çok güzeldi hemde. Uyuşturucu bi kokusu vardı. Yumuşacık yaprakları. Derken dikenleri farketti palyaço. Gülün dikenleri. Bu kadar eşsiz bir varlık savunmasız kalamazdı tabiki. Dikenleri onu korurdu. Tabi kopmadan önce onları kullanabilseydi. Gül dikenlerini batırdı. Palyaço gülün güzelliklerini dikenin verdiği acıdan üstün tuttu. Gül palyaçoya palyaçoysa güle zarar veriyordu. Farketmediler. Gül solmaya başladı. Palyaço anladı sonunda, kıyamadı kendine kıyana. Gülün kökü ona hayat verebilirdi. Yeniden nefes olabilirdi ona toprak. Tek gereken palyaçonun fedakarlığıydı . Son kez kokladı sevdi dikenlerine son kez batırdı tenini. Ve onu aldığı yere, ait olduğu yere geri bıraktı. İkisi de birbirine uzaktı ama izleri vardı birbirlerinde. Palyaço güllerin dikenleri olduğunu öğrendi. Güzel koktuklarını da ve onların sadece toprağa ait olduğunu da. Gülse ne öğrendi hiç bilemedik. Ama palyaço ve gül tanıştı gülün kokusu, kanı palyaçoya palyaçonun parmak izleri de güle karıştı. Tanışmaları da böylece geçti gitti.
Kendimi Keşfediyorum Mardin'in Sokaklarında
İçimde bir dünya var, tıpkı Mardin'in gün batımında gökyüzüne yansıyan renk paleti gibi. Bazen rengarenk anılar parıldar, bazen de hüzün bulutları kaplar içimi. Sindirilmemiş güzellikler, yaşanmamış hayaller ve keşfedilmeyi bekleyen bir dünya gibi... Cehaletin karanlığı da yok değil. Bilmediklerim ve anlamadıklarım gölge gibi uzanır bazen. Ama bu karanlık, öğrenme arzumun ışığıyla aydınlanır. Aşkın ateşi de yanar içimde, tıpkı Mardin evlerinin pencerelerinden sızan ılık ışık gibi. Bu aşk, insanlara, hayata ve tüm güzelliğe dair bir tutku. Bazen nafile ve ulaşılmaz görünse de, bu aşk beni ayakta tutan ve yaşama sevinci veren güçtür. Mardin'in gün batımı gibi, içimdeki dünya da her an değişir ve dönüşür. Renkler solar, yenileri açar. Karanlık ve aydınlık, umut ve hüzün iç içe dans eder. Bu karmaşıklık ve değişkenliktir beni ben yapan. Bu yüzden kendimi keşfetme yolculuğuna çıkmaktan asla vazgeçmem. Tıpkı Mardin'in sokaklarında kaybolup her köşede yeni bir güzellik keşfetmek gibi, ben de kendi içimde keşfedecek çok şey olduğuna inanıyorum. Bu keşif yolculuğu zor ve yorucu olabilir, ama her adımda öğreniyor ve büyüyorum. Biliyorum ki, bu yolculuğun sonunda kendimi daha iyi tanıyacak ve gerçek benliğime ulaşacağım.
Reklam
Alaçatı
Hayaller gibi rengarenk... Alaçatı hatırası*
Hayaller
Hayalim ;göl kenarı bir evimin olması rengarenk çiçekleri olan bahçem ve semaver yakıp çay içtiğimiz ruh eşim ...
Hiçbir şey eskisi gibi deği!
.. Sonbahar eski bahar değil. sokaklarda yürürken sonbaharın vermiş olduğu hazla yollara serpilmiş rengarenk yaprakların üzerinde uçtuğumu hayal edip yürürdüm. Yağmur yağsın ister , sırılsıklam olmak isterdim. Her yağan yağmurda , sınıftan içeriye sırılsıklam girer , canım öğretmenim önlüğümü çıkartır , beni de kaloriferin dibine koyar ,
YÜREKTEN NAMELER
Birini çok fazla sevdiğinizde yaşamınızın her anında ona yer verir,onu düşünürsünüz.Daha fazla nasıl sevebilirim onun arayışlarına girersiniz.Öyle güzel hayaller, rengarenk manzaralar eşliğinde mutluluğun zirvesini düşünürsünüz. Siz bu çabaların ,uğraşların peşinde koşarken sevdiğiniz sizin ilginizi,alakanızı alışkanlık haline getirir ve günden güne ilgisini Keser başka bahaneler ile başka uğraşlar ile oyalanır. Kocaman seven kalp şaşkınlık içinde kalır,yavaş yavaş soğur, her bahaneye yalancı tebessümle karşılık verir ve zamanla suskunlaşır. Yani kocaman seviyorsanız kocaman sevilmeyi beklersiniz ama bazen kocaman bahaneler ile kocaman sevgiler buz tutabilir.
Reklam
90 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.