Mihailin tek hatası kurdu köpek olarak nakletmesidir
Vâkânüvis Süryânî Mihail Türklerin bir köpeği takip ederek anayurtlarından göç ettiğini yazıyor. Bar Hebraeus (=Ebû’l-Ferec / İbn İbrî) da Mihail’den alıntı yaparak: “Mübarek İhtiyar adamın, güya bir köpeğin Selçuk oğullarına rehberlik ettiğine dair anlattığı hikayeyi başka bir yerde göremedik, ihtimal ki kendisi bu hikayeyi birinden işiterek
Sovyet Zafer Nişanı
5 Sovyet Zafer Nişanı "Zafer Sancağı #5", Reichstag binasının çatısında yükseltilen 1. Beyaz Rusya Cephesi, 3. Şok Ordusu, 79. Kolordu'ya bağlı 150. Piyade Tümeni ("İdriska" Tümeni)'ne ait Kızıl Bayrak Ermenistan SSC Ermenistan resmen 9 Mayıs 1946'dan itibaren tanıdı. Azerbaycan SSC Azerbaycan resmen, 9 Mayıs 1946'dan itibaren tanıdı. Beyaz Rusya SSC Beyaz Rusya resmen, 9 Mayıs 1946'dan itibaren tanıdı. Gürcistan SSC Gürcistan resmen, 9 Mayıs 1946'dan itibaren tanıdı. Doğu Almanya Almanya her ne kadar 1990'a kadar Doğu Berlin'de Rus ve Yahudi toplumları tarafından kutlama yapıldıysa da asla resmi tatil yapılmadı ve tanınmadı. Kazakistan SSC Kazakistan resmen, 9 Mayıs 1947'den itibaren tanıdı. Tatil bazen 10 ve 11 Mayıs’ta diğer ulusal tatillerle bağlantılı olarak kutlanır. Kırgızistan SSC Kırgızistan resmen, 9 Mayıs 1946'dan itibaren tanıdı. Moldova SSC Moldova resmen, 9 Mayıs 1951'den itibaren tanıdı. Rusya SFSC Rusya resmen, 9 Mayıs 1946'dan itibaren tanıdı. Tacikistan SSC Tacikistan resmen, 9 Mayıs 1946'dan itibaren tanıdı. Türkmenistan SSC Türkmenistan resmen, 9 Mayıs 1946'dan itibaren tanıdı. Ukrayna SSC Ukrayna resmen, 9 Mayıs 1946'dan itibaren tanıdı ve iş tatili olarak düşünülmedi ve resmi tatil olmadı. Özbekistan SSC Özbekistan resmen, 9 Mayıs 1946'dan 1988'e kadar tanıdı. 1999'a başlamak, tatil "Anıt Anma Günü" iade edildi. İsrail Resmen 9 Mayıs 2000'den itibaren tanıdı. Birçok dünya ülkesinde Russofon (Rusça konuşanlar) nüfusu umursamaz bir şekilde yerel tatil olarak bu günü kutlar. Birçok Rus toplumu örneğin Estonya'da, Letonya'da, Litvanya'da umumi toplantılar düzenler.
Reklam
"Birinci Cumhur Reisi ve İslâm..."
Üstadın “Dedektif X Bir” mahlasıyla Büyük Doğu Dergisinde Atatürk’e dair kaleme aldığı yazı: 1- Güya münevver geçinen, fakat ayağını nereye bastığı ve yüzünü ne tarafa çevirdiği belli olmayan, kokmaz, bulaşmaz bir zümre vardır ki, Birinci Cumhur Reisi hakkında şöyle düşünür: «Onun İslâmiyet'e hiçbir zararı olmamıştır! Belki de, kaba taassubu yok
Hadis karşıtları ne yapmak istiyor kitap özeti
Hadis karşıtları ne yapmak istiyor? Yazar Profesör Dr Mehmet yaşar Kandemir.. 1.Hadis karşıtları Maide Suresi 3 ayeti 'bugün dininizi Kemale erdirdim'i öne sürerek hadise,sünnete ihtiyaç bulunmadığını söylüyorlar.Allahü Teala'nın peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e Kuranı Kerimi açıklama görevi verdiğini hadis ve sünnetin bunu yaptığını
Dinsiz bir melunun, ülkeyi nasıl küfre sürüklediğini ancak ahmaklar göremez.
Herkesin, İmân mukabilinde, bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış. Eğer İmân vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek. Ve bu asırda, maddiyyunluk tâunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyor. 👉 Hattâ bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş; ötekiler kaybetmişler. 👈 Acaba bu kaybettiği dâvânın yerini, bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi? 👉Bu asırda, din ve İslâmiyet düşmanları, evvela imânın esaslarını zayıflatmak ve yıkmak plânını, programlarının birinci maddesine koymuşlardır.👈 Husûsan bu yirmi beş sene içinde, tarihte görülmemiş bir halde münâfıkâne ve çeşit çeşit maskeler altında imânın erkânına yapılan sû-i kastlar pek dehşetli olmuştur. Çok yıkıcı şekiller tatbik edilmiştir. Halbuki, imânın rükünlerinden birisinde hâsıl olacak bir şüphe veya inkâr, dinin teferruâtında yapılan lâkaydlıktan pekçok defa daha felâketli ve zararlıdır. Bunun içindir ki, şimdi en mühim iş, taklidî imânı tahkikî imâna çevirerek imânı kuvvetlendirmektir, imânı takviye etmektir, imânı kurtarmaktır. Her şeyden ziyâde imânın esâsâtıyla meşgul olmak, katî bir zarûret ve mübrem bir ihtiyaç, hattâ mecburiyet hâline gelmiştir. Bu, Türkiye'de böyle olduğu gibi, umum İslâm dünyasında da böyledir. (Bediüzzaman Said Nursi)
Şükrü Kaya gibi inkılâpçılara göre, açılıp saçılmak medeniyetin icabındandı. Nitekim 1935 yılında, parti kurultayında, umumî işler hakkında bilgi verirken tesettür aleyhinde olduğunu belirtmişti. Partide çarşaf ve peçenin kaldırılması hususu dile getirilmiş. Şükrü Kaya da buna cân u gönülden katıldığını ifade etmişti: REJİMİN ESASI NEYMİŞ? KADIN inkılâbı bır memleketin istiklâlinin ve istikbâlinın muhâfızı, rejimin esâsıdır. Komisyonumuzun ve hükümetimizin alâka ile tâkip ettiği bu işi onaylamanız hükümet için büyük bir direktif olacaktır." (Sükrü Kaya, Sözleri, Yazıları.ç,Der.Ekrem Ergüven. 9.211) . Yukarıdaki ılk cümleye dikkat etmek lâzımdır. Demek ki memleketin istiklali ve ıstıkbâlinin koruyucusu ve rejimin esası “kadın inkılâbı” imiş! Bu sözün, tessettürün yasaklanmasıyla ilgili bır taleb üzerine söylendiğini düşünürsek, memleketin istiklâli ve istıkbâli kadının açılmasına bağlı. Demek ınkılâpcılara göre acık saçıklık, “rejimin esasıdır". Bu derece basit, bu derece sathi, bu derece şuursuz ve mantıksız bir iddianın kendisini akıllı kabul eden insanlar tarafından söylenmesi çok gariptir. Ne acıdır ki, bu sözlerın sahıbı 11 yıl Türkiye'de îçışlerı Bakanlığı yapmıştır. Gayr-i Resmi Yakın Tarih Ansiklopedisi,cild.5,syf.140
Reklam
162 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.