Nazım Hikmet Farkı
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres  kar içindeydi  ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım  peronda benden başka da kimseler yoktu  durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri  perdesi aralıktı  genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada  saçları saman sarısı kirpikleri mavi  kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve
Kültür düzeyinin tarihsel olgu gerçekliği ile bugüne değin bireydeki atmosfer veya aşiretsel boyuttaki tanınma şekli her ne kadar koruyorum aidiyeti bav û kal söylemi olsa bile o değerin şımarık bir hal almaması gerekir. Belirleyici olan ulus fikridir başkalarına beğendirme haz ve fikrin dolanma biçimi zaman kaybetmekten öteye gitmedi. Ve değişen bir şey de yok bu doğa içinde geçerli görünen o ki her şey kaleme döktüğün ve yazdıklarının yalnızca bilincin idrak sahibi insanları anlayabildiler. Sorma ne haldeyim Davudê Entê
Reklam
Saman Sarısı: Nazım Hikmet Ran
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı üst
Saman Sarısı
Seher vakti habersizce girdi gara ekspres kar içindeydi ben paltomun yakasını kaldırmış perondaydım peronda benden başka da kimseler yoktu durdu önümde yataklı vagonun pencerelerinden biri perdesi aralıktı genç bir kadın uyuyordu alacakaranlıkta alt ranzada saçları saman sarısı kirpikleri mavi kırmızı dolgun dudaklarıysa şımarık ve somurtkandı üst
Semiha Hanım benden kızını anlatmamı istiyordu Bilgenin yani gerçek Bilgenin aynanın karşısındaki Bilgenin kim olduğunu bilmek istiyordu Bilge çevresindekilerle oynadığı oyunları başarılı bir şekilde bir aktör gibi oynuyordu.Bunu hemen fark etmiştim çünkü Bilgeyle aramızda ince bir bağ vardı biz ve bizim gibiler yani sahnede kendi benliklerini
SURİYELİ MİSİN? Eşimle hem güneşin batışına hem de Manavgat’ın gece manzarasına tanıklık etmek için kentin merkezine kurulu Türk Belen tepesindeyiz. Hava hem ormandan esen esintiden hem de yüksekte oluşundan dolayı gayet serin. Tam karşımızda ise ufukla bitişik masmavi Akdeniz duruyor. Günahtan uzak Akdeniz gecelerini çok severim, çünkü insanı hem dinlendirir hem de mutluluk verir. İşte biz böyle bir atmosferde otururken az ötemizde iki çift daha oturuyordu. Eşimin tesettürünü benim de sakalımı gören ırkçı mı desem faşist mi desem şımarık mı desem çiftlerden biri “Siz Suriyeli misiniz?” diye bir soru sordu bize. Kürt müsün? Türk müsün? Arap mısın? Soruları öteden beri kışkırtıcıdır bana. Bu sorular her daim ümmetçi bakışımı incitir. İşte şimdi ben incinmiştim. Cevap vermemezlik yapamazdım. Şımarık kadına tavrımı belli etmeliydim. Ben de: “Hayır biz Türk’üz, fakat Suriyeli olsak ne fark ederdi söyler misiniz? Ayrıca üslubunuzda ayrımcılık kokuyor farkında mısınız? dedim. O ise: “Yo biz zaten size demedik şu arkanızda gidene dedik diyerek” resmen yalan söyledi. Ayrımcılığa ve ırkçılığa karşı direnerek ümmet kavramını muhafaza edelim. Kimsenin kanı beyaz değil zira.
Reklam