Ey, Türkistan, şanlı ülke, güzel anayurt!
Bir gün gelir kaldırırız yine bayrağı;
İçimizden elbet çıkar yeni bir Bozkurt,
Yabancıdan geri alır kutlu toprağı...
Küçük kuşlar bize her gün şöylece çiler:
Ey ölümle el sıkışan ihtilâlciler!
Size der ki gökten inen kutsi elçiler!
Siz buldunuz ebediyet denen kaynağı...
Biz, mezarsız ölüp giden genç atsızlarız;
Yaramızı suyla yıkar, otla sararız;
Kimsemiz yok, fakat gönüllerde biz varız,
Bize şefkat sunmaz hiçbir kadın dudağı...
Bak Timur'un, Gültekin'in ruhu ne diyor:
Şanlı günler şimdi efsane diyor.
İt canlı Rus vatanını soyuyor, yiyor.
Ey, büyük Türk haydi artık kaldır sancağı!
Mazideki zaferlerden kalmadı bir iz;
Döktüğünüz kanlar oldu bir deniz...
Bir gün elbet yeni baştan birleştiririz:
Türkmen, Kırgız, Uygur, Başkurt, Özbek, Kazağı.
Fakir Baykurt’un Annesiyle Yaşadığı İlginç Anısı
Kahveden gelen güzel kokulara dayanamayan Fakir Baykurt annesine “Çay isterim, ille de çay!” diye tutturmuş. Annesi ise bu isteği geri çeviremez.
Fakir Baykurt’un elinden tutup kahveye götüren annesi kahveci Topal Hüseyin’i yanına çağırıp “Hüseyin bir bardak çay getir benim oğlana” der.
Çay
"Klasiklerin en iyi okuru Köy Enstitülü gençlerdi. Ceplerimizi ona göre yaptırırdık, kitap sığsın. Kız arkadaşlarımız koyun kuzu gütmeye giderken, torbaya azıkla birlikte kitap da katardı..."
🍀 Fakir Baykurt