Zaman yaşadığımız tüm anı kapsadığı için bütünseldir. Yaşamın bir çok alanında farklılıklar söz konusudur. Zaman bu farklılıkların da üstündedir çünkü zaman hariç diğer tüm şeylere zaman ayırırız. Zamanı iyi zaman ve kötü zaman diye bölmek de mümkün değildir. Çünkü iyi ve kötüyü de kapsar zaman. Sadece değerlendirmek mümkündür biz de bunu kaliteli zaman diye adlandırırız. Zamanı boşluktan alabilir miyiz ya da boş şeylerden? İnsanın düşünce gücüyle saat eş zamanlı çalışır. Düşündükçe zaman değerlenir, zaman değerlendikçe işlevsellik başlar. İnsanın temel ihtiyaçlarını karşıladığı zamana ihtiyaç eksenli zaman diyorum ben, onun dışında kalan tüm saatler kendini onu yaşayan sahibine bırakır. Bu yüzden zaman kişiye özeldir, bu da zamanı sahibine ait yapar. İnsan kendine ait yaşam ve düşünce alanında ne kadar aktifse zaman o kadar değerlidir. İnsan ne kadar pasifse ve düşünmüyorsa zaman sahipsiz kalır ve boşuna akar. Zamanı değerlendirmenin yolu ona sahip çıkmak ve onu koruma altına almaktır. Bu da boş zamanı daha kullanılabilir hâle getirmekle mümkün olur.
Siz hiç tarih okudunuz mu?
Siz hiç tarih okudunuz mu? Hayatımız boyunca hepimiz az ya da çok tarih okumuşuzdur. Ben çok severim tarih okumayı yani uzun bir süredir tarih okuyorum. Peki tahmin edin hepsinin ortak noktası ne? Çok zor bir tahmin olmasa gerek. Muhtemelen herkes benzer bir cevaba ulaşmıştır yani "Savaş". Evet gerçekten savaş, insanlık tarihine
Reklam
Teslimiyet, tevekkül ve kader kavramları zihinlerde ve gönüllerde kendine bir yer bulamadığında ilim âdeta bir 'bib- le" yani kutsal kitap gibi oluyor, inanç da bir problem haline geliyor. Halbuki ilim inanç problemi değildir. ilim bilgidir, sına- nır, denemeye tâbi tutulur. Eğer sonuç menfi ise tekrar dene- nir, bir teori inşa edilir. İlmin güzelliği de buradadir zaten. İlim mutlak değildir. insanın bilgisi, gözlemi, düşüncesi mutlaka problemlidir. "Mutlaktır" dediğiniz anda zaten bütün yapı yanlış bir temel üzerine bina edilmiş olur. İnsanda mükemmeliyet ve mutlaklık aranmaz. Bugün bizler öyle bir paradigma içinde yaşıyoruz ki insanlar ilmi mutlak kabul ediyorlar. Ahmed Âmiş Efendi'nin sözüne dönecek olursak: "Olan ol- muştur, olacak olan da olmuştur." Biz sadece vakti beklemekle mükellefiz.
2 Tünel
Mısır hükümeti Kızıl Denizin altına tüp geçit yapmak için ihale açar. İhaleye İngiltereden, Amerikadan, Japonyadan ve Türkiyeden de Temelin firması olmak üzere birer firma katılır. Firmaları teker teker mülakata çağırırlar ve teknik bilgi isterler. İngiliz firması: - Biz iki taraftan da eş zamanlı olarak tüneli kazmaya başlarız ve denizin altında tam ortada buluşuruz. Tüneller arasında maksimum 1 metre fark olur. 30 metrelik enindeki tünelde de 1 metreyi rahatlıkla düzeltiriz derler. Amerikan firması: - Bizde iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Maksimum 50 cm fark olur derler. Japon firması: - Biz iki taraftan kazmaya başlarız ve tam ortada buluşuruz. Maksimum 20 cm fark olur derler. Sıra bizim Temele gelir. Firması adına Temel: - Valla bizde iki taraftan kazmaya başlarız. **Ortada buluştuk buluştuk, buluşamadık iki tüneliniz olur, der**.
Her İşin Başı İslâm
Muaz Ibni Cebel Radiyallahu Anh’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah Sallallahü Aleyhi Vesellem şöyle buyurdu: “- Tamamıyla işin aslını (başını, temelini) haber vereyim mi sana?” “- Ver, Ya Rasûlallah!” “- İşin başı (aslı) İslâm’dır...” ( Tirmizî, İman 8; İbn Mâce, Fiten 12; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 231, 236, 237) Her şeyin temeline İslâm’ı
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
Reklam
1.000 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.