Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muharrem Dayanç

Muharrem DayançBosna Günlüğü yazarı
Yazar
9.7/10
7 Kişi
23
Okunma
3
Beğeni
1.763
Görüntülenme

Hakkında

İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Aynı üniversitede yüksek lisans ve doktorasını tamamladı. 1997 yılından beri Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde, Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
Tam adı:
Doç. Dr. Muharrem Dayanç
Unvan:
Yazar , Öğretim Görevlisi

Okurlar

3 okur beğendi.
23 okur okudu.
1 okur okuyor.
20 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
- Kadınları niçin seversiniz? Eğer aşk bir muhakeme ve mantık işi, şuurî bir hareket olsaydı bunu vâzıh bir surette tesbit etmek mümkün olurdu. Bence niçin sevdiğini bilen adam, kâfî derece sevmiyor demektir! Yalnız belki sorduğunuz meseleyi biraz aydınlatacak şeyler söyleyebilirim. Bence aşkı terkîb eden unsurlardan en kuvvetlisi şefkattir. İki varlığı birbirine bağlayan hisler ne kadar şiddetli olursa olsun içinde bu unsur eksikse devamlı olamaz.
Sayfa 51 - Celal Sâhir Erozan
Gürpınar, bu mülâkatta bize, edebî eserin okuyucu ve gerçek hayatla ilgisini somut olarak gösteren ilginç bir anekdot anlatır: "...Muadele-i Sevda'nın neşri esnasında bir akşam "Steinburg" birahanesinde oturuyordum. Yanımda arkadaşlar da vardı. O zaman oralara çok giderdik. Gençlik zamanı... Muadele-i Sevda'nın mevzuu şöylece hülasa olunabilir: Bir adam karısını seviyor. Sadakatsizliğini bildiği hâlde boşamıyor. Kadını bırakamıyor... O sırada yanıma tanıdıklardan bir zat geldi. Dedi ki; şurada, pencerenin kenarında biri oturuyor hani içiyor, görüyor musun? Evet, dedim. Bu adam, dedi, yazdığınız romandaki tipin vaziyetindedir. Karısının kendisine ihanet ettiğini biliyor, yakalayıp öldüremiyor. Romanda verilecek neticeye göre hareket edecek. Siz ne yaparsanız o da onu yapacak... Muadele-i Sevda müellifi ayağa kalkarak ilâve etti: Baktım vaziyet fena. Romandaki adama karısını alelâde boşattım. Roman bittikten sonra bir çok mektuplar gelmeye başladı. Käriler niçin böyle bir kadını öldürtmediğimi soruyorlar. O zaman bu suallere cevap vermemiştim. Bugün size işin hakikatıni itiraf ediyor, iç yüzünü anlatıyorum..."
Sayfa 18
Reklam
Çağın Ruhu...
Bu çağın ortak dillerinden biri futbol. Bu asla bir abartı değil, dünyada en çok tanınan, hatta kendilerine en çok öykünülen insanlar futbolcular. Haritada yeri bilinmeyen ülkeler futbolcuları sayesinde bütün dünyaya caka satıyorlar. Bazı sporcular ülkelerinin milli kahramanı oluyorlar. (Peleler, Maradonalar, Platiniler, Müllerler...) Formaları insandan insana, bedenden bedene geçiyor. Çocukların, genç kız ve erkeklerin hayallerini süslüyorlar. İdol oluyorlar. Özenilen bu etiketin altında çağın ruhu yatıyor: Daha çok para, daha çok şöhret, daha ışıltılı hayat.
- Kadın sizce nedir? Nasıl tarif edersiniz? "Leyâl-i Sâhiriyet" muharriri kumral bıyıklarıyla koparırcasına oynayarak, hırçın bir çocuk gibi cevap verdi: - Hemen her muharrir bu müşkil işi bir çok defa yapmaya özenmiştir. Bunların içinde dolgun bir adet teşkil eden okuduklarımı hâtırlayarak içinden bir intihab yapmaya imkân göremiyorum. Onu bizzat kendim tarif etmeye gelince aczimi açıkça söyleyebilirim. O kadar çok, muhtelif, hatta mütebâyin enmûzecler irâe eden bu cinse şâmil bir hüviyet vererek bir tarif yapmak bence kabil değildir. Eğer kadının muhtelif vasıfları arasında en kıymetlisini sorarsanız yukarıki sözlerimi hülasa ederek "şefkat" derim. İşte o kadar... Celâl Sâhir Bey pencere kenarını terk etti. Masanın üzerinde duran paketten bir sigara alıp yaktı. Yüzüme bakarak: - Nasıl tarif edilir, kadın? dedi. Allah esirgesin. O, asırların halledemediği bir bilmecedir... Sayı:16, Ağustos 1928, Sayfa: 2-12., Mecdi Sadrettin
Sayfa 147 - Celâl Sâhir Bey
... mülakatın en dikkati çeken yerlerinden birisi, içe dönük bir insan olan Hüseyin Rahmi'nin, romanlarındaki bu kadar renkli hayatı nereden bulduğu/bildiği konusudur. Yazara göre, bunun ilk sebebi, üç yaşında annesini kaybettikten sonra "hizmetçiler ve uşaklar" elinde büyümesi; ikinci ise komşu kadınların ona sık sık mektup yazdırmalarıdır. Yazar; kendi ifadesiyle, "kadınların içinde bü- yüdüğü için kadın ruhunu iyi bilir." Hatta bu konuda sadece kadınların ruhunu tanımakla kalmaz, onların yaptığı işleri yapacak kadar mesafe alır. Meselâ; yastıklarının tentenelerini kendisi örer. Hüseyin Rahmi'nin günlük hayatı bu kadar yakından ve iyi tanımasının bir başka nedeni de, ilk ikisi kadar önemli olmamakla birlikte "gençliğinde çok gezmesi"dir.
Sayfa 20
Her şeyi öğrenmeye talip olun, bilmeye değil.
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
İçi yüzüne yansır, Kalbi gözüne, Özü sözüne. İnsan, güzeldir.
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
Reklam
Faik Baysal
Muharrem Dayanç
Muharrem Dayanç
: "Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok