Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mümkünü olmayan hayallerim gibi bulutların arasında uçmak istiyorum.
Marla’nın özgürleşen ruhu
Bulutların arasından ucup Kuş mu olsam? Yosunların arasında süzülüp Balık mı olsam? Denizin yüzeyinde doğru yüzüp Güneşi mi izlesem Güneşlensem güneşlensem
Reklam
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı... ve
Senin gökyüzünde, benim yerim yoktu. Bulutların arasında kaybolup gittiğimde, yüreğimdeki fırtınalarla baş başa kaldım.
Bir oda dolusu karanlık Arka fonda dilini bildiği ama Anlamını asla anlamadığı şarkılar Ritimler (İngilizcede rhythm nin söyleşi gibi neden h yok huzur katıyor sanki) Bir oda dolusu nefes Sigarasından çekiyor Canı sigara istiyor Çıkmayacak kokular arasında Etraf sessiz İçindeki fırtına dinmiş Nereden başlasa? Yalanlar duymak istiyor Ömrü hep gerçeği duymaya çalışmakla geçmiş Masallara ihtiyacı var Bulutların üstünde gibi Dumanların içinde Kayboluyor karanlıklar dilinde
Masal anlatmak istiyorum ; sana… Gökyüzünün serin, bulutların ağlak olduğu zamanda ; taammüden biriktirdiğim anılarımı havai acımtırak renklerle nasıl aylaklaştırdığımı … Bir masal; belki kötü olacaktı sonu… Hep aynı rüyayı görüyordum o zamanlar, yüzümde garip bir ifadesizlik ile uyanıyor , canımın acısını yüzüme çarptığım suyun serinliği ile azaltmaya çalışıyordum. Oysa çaresi belliydi , koşarak kaçmalıydım olduğum yerden , bir adım yanılma payı bırakmadan kaybolmalıydım, koordinatlarını kimsenin kestiremeyeceği, mutluluk enlem boylamları arasında yaşamalıydım geri kalan ömrümü… Önceden tembihlenmiş gibi suskun olacağıma , alabildiğince konuşmaktan dilim ağzımda büyüyor; fakat susamıyordum. Nasıl bir ırmaktım öyle gürül gürül, fakat şimdi döküldüğüm deniz bile rengimi ayrıştırmış gibi kabul etmiyor beni… Hıçkırık düşleri ile gülmeli oynaşmalı bir hayat umut ederken ; ümidin keşfine mahal bırakmayan düşlerin elinde oyuncak olmuştu kaderim. Yutkunmak istiyorum boğazımdaki yumru bile seni hatırlatmaktan geri kalmıyor, “masalın dinamiklerine aykırı acılıkları “ ,savaş stratejisi yapar gibi hayatıma yerleştiriyordu geleceğe düşülen notlarım. Ağzımın kenarına iliştirilmiş gülümseme ile akşamı çok ettim ben, belki işten güçten belki bastırma isteğinden , hatırlamadım gibi davranıyordum… Hiçbir sabah bir önceki ile aynı değil biliyorum fakat onca zaman sonra kelimelerin seninle buluşma isteğini kendime anlatamıyorum. Masal anlatmak istiyordum sana, fakat masal bitmiş … Senden kalan bir şey yok… Posta kutusu boş, birkaç fatura ve broşür; hayat gibi! Hasan SABAH
Reklam
Sana geldim, içim ümitlerle dolu Beni sarhoş etme İstanbul, ne olur Bir gün ben de eririm caddelerinde Çürür kemiklerim adım unutulur Yine sen kalırsın dipdiri, sımsıcak Göğü, bulutların, denizlerin kalır Oynama İstanbul, benimle oynama Bir gün öldürür beni bu dert, bu kahır Ezilmiş ellerimin arasında başım Bu yeryüzünde başka çarem kalmamış İşte gelip kapılarına dayanmışım Karşında yıkılmış bir duvar gibiyim Beni sarhoş etme, başım dönüyor Üstüme varma İstanbul, kederliyim.
947 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.