Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Evlilik
EVLİLİK KADER MİDİR? Kader ve kaza, Allah’ın ilim, irade, kudret ve tekvin sıfatlarının zorunlu bir sonucudur. Allah, kullarına hayrı da şerri de serbestçe seçecek şekilde bir irade vermiştir. İnsan, bu iradesiyle hayır ve şerden dilediğini seçebilmekte, kulun seçtiğini de Allah yaratmaktadır. Bundan ötürü kul, iradesini sarf ettiği işlerden sorumludur. Kişi sorumluluktan kurtulmak için “Allah böyle takdir etmiş” diyemez. Çünkü O’nun ezeldeki ilim ve takdiri, kulun iradesini belirli bir yerde kullanmasını gerektirmez. Aksine Allah, kulunun iradesini ne yönde kullanacağını bildiği için takdirini o yönde yapmıştır. Kader ve kazaya güvenip çalışmayı bırakmak, olumlu ya da olumsuz sonuçların önlenmesi için sebeplere sarılmamak bu anlayışa uygun düşmez. Allah, her şeyi birtakım sebeplere bağlamıştır. İnsan bunları yerine getirirse Allah da o sebeplerin sonucunu yaratacaktır. Bu da ilahi bir kanundur ve kaderdir. Dolayısıyla evlilik kişi iradesine bağlı olan kaderdir. Yani kul istemiş Allah da takdir etmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı
#takvim
Diyanet Takvimi Ön Yüz: Dünya Sigarayı Bırakma Günü Bir kadın, şu dört şey için nikâhlanır: Malı için, soyluluğu için, güzelliği için yahut da dindarlığı için. Siz dindar olanını tercih edin ki eliniz dert görmesin. (Buhârî, Nikâh, 15) Diyanet Takvimi Arka Yüz: EVLİLİK KADER MİDİR? Kader ve kaza, Allah’ın ilim, irade, kudret ve tekvin sıfatlarının zorunlu bir sonucudur. Allah, kullarına hayrı da şerri de serbestçe seçecek şekilde bir irade vermiştir. İnsan, bu iradesiyle hayır ve şerden dilediğini seçebilmekte, kulun seçtiğini de Allah yaratmaktadır. Bundan ötürü kul, iradesini sarf ettiği işlerden sorumludur. Kişi sorumluluktan kurtulmak için “Allah böyle takdir etmiş” diyemez. Çünkü O’nun ezeldeki ilim ve takdiri, kulun iradesini belirli bir yerde kullanmasını gerektirmez. Aksine Allah, kulunun iradesini ne yönde kullanacağını bildiği için takdirini o yönde yapmıştır. Kader ve kazaya güve- nip çalışmayı bırakmak, olumlu ya da olumsuz sonuçların önlenmesi için sebeplere sarılmamak bu anlayışa uygun düşmez. Allah, her şeyi birtakım sebeplere bağlamıştır. İnsan bunları yerine getirirse Allah da o sebeplerin sonucunu yaratacaktır. Bu da ilahi bir kanundur ve kaderdir. Dolayısıyla evlilik kişi iradesine bağlı olan kaderdir. Yani kul istemiş Allah da takdir etmiştir. T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı
Reklam
İSLAM ÜMMETİ Ümmet kelimesi, Türkçede bir peygambere inananlar ve ilahi dinlere mensup kavimler topluluğu olarak tanımlanır. Kur’an’da tekil ve çoğul hâliyle 64 defa geçen bu kelime genelde toplum/cemaat anlamında kullanılmış, özelde ise kendilerine peygamber gönderilen topluluklara ümmet denmiştir. Yüce Allah, Müslüman ümmetin Allah’a ve ahiret gününe iman eden, doğru ve âdil, mutedil, iman edip iyilik yapan, iyi davranan ve Allah’ı görüyormuş gibi ibadet eden, insanları hakka ileten ve hakla hükmeden, iyiliği emredip kötülükten meneden ve hayırda yarışan bir ümmet olduğunu belirtmiştir. Kur’an-ı Kerim’de aşırılıklardan uzak “orta bir ümmet” olarak anılan İslam ümmeti, insanlar arasından çıkmış en hayırlı ümmettir. Âl-i İmran suresindeki ifadeyle bu ümmet, “bütün insanlığın dirliği için varlık alanına çıkarılmış”tır. Fetih suresinde ise ümmet-i Muhammed’in konumu ve sorumluluğu açıklanmış, onların yaşatacağı Hak dinin diğer bütün dinlere üstün geleceği belirtilmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı
#takvim
Diyanet Takvimi Ön Yüz: “...Ey Rabbimiz! Sen rahmetin ve ilminle her şeyi kuşattın. Tövbe edenleri ve yolundan gidenleri bağışla, onları cehennem azabından koru!” (Mü’min, 40/7) Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz. (Bakara, 2/134) Diyanet Takvimi Arka Yüz: İSLAM ÜMMETİ Ümmet kelimesi, Türkçede bir peygambere inananlar ve ilahi dinlere men- sup kavimler topluluğu olarak tanımlanır. Kur’an’da tekil ve çoğul hâliyle 64 defa geçen bu kelime genelde toplum/cemaat anlamında kullanılmış, özelde ise kendilerine peygamber gönderilen topluluklara ümmet denmiştir. Yüce Allah, Müslüman ümmetin Allah’a ve ahiret gününe iman eden, doğru ve âdil, mutedil, iman edip iyilik yapan, iyi davranan ve Allah’ı görüyormuş gibi ibadet eden, insanları hakka ileten ve hakla hükmeden, iyiliği emredip kötülükten meneden ve hayırda yarışan bir ümmet olduğunu belirtmiştir. Kur’an-ı Ke- rim’de aşırılıklardan uzak “orta bir ümmet” olarak anılan İslam ümmeti, in- sanlar arasından çıkmış en hayırlı ümmettir. Âl-i İmran suresindeki ifadeyle bu ümmet, “bütün insanlığın dirliği için varlık alanına çıkarılmış”tır. Fetih suresinde ise ümmet-i Muhammed’in konumu ve sorumluluğu açıklanmış, onların yaşatacağı Hak dinin diğer bütün dinlere üstün geleceği belirtilmiştir. T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı
Takva
TAKVA ELBİSESİNİ KUŞANMAK Takva bir şemsiye terim olup bir taraftan tüm günahlardan uzak durmayı, diğer taraftan da inanç, ibadet, ahlak ve doğru davranışları kapsar. Bizi Allah’tan uzaklaştıran her türlü inanç ve eylemi terk etmek takvanın kapsamına girdiği gibi, bizi Allah’a yaklaştıran her doğru inanç, düşünce, güzel söz ve eylem de takvanın kapsamına girer. Takva doğru inancın ve davranışın içtenlik ve samimiyetle beslenmesi, üretilmesi ve ortaya konmasıdır. Aynı zamanda takva, samimi olanla olmayanı birbirinden ayıran bilinçlilik hâlidir. Bu bilinç kişinin hem kalbini hem de davranışlarını kuşatır. Kur’an-ı Kerim, müminlerden imanın gereği diğer güzel vasıflarla birlikte müttaki olmalarını ister. Onları en hayırlı giysi olan takva elbisesine (libâsü’t-takvâ) bürünen kişiler olabilmeye yönlendirir. Müminlere, takvanın bir gereği olarak üzerlerine düşen tüm kulluk görevlerini özenle yapmalarını ve sakıncalı şeyleri de terk etmelerini ısrarla hatırlatır. Diyanet İşleri Başkanlığı
#takvim
Diyanet Takvimi Ön Yüz: İstanbul, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildi. (1453) Sayıştay kuruldu. (1862) Allah’ım, senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istiyorum. (Müslim, Zikir, 72) Diyanet Takvimi Arka Yüz: TAKVA ELBİSESİNİ KUŞANMAK Takva bir şemsiye terim olup bir taraftan tüm günahlardan uzak durma- yı, diğer taraftan da inanç, ibadet, ahlak ve doğru davranışları kapsar. Bizi Allah’tan uzaklaştıran her türlü inanç ve eylemi terk etmek takvanın kap- samına girdiği gibi, bizi Allah’a yaklaştıran her doğru inanç, düşünce, güzel söz ve eylem de takvanın kapsamına girer. Takva doğru inancın ve davranışın içtenlik ve samimiyetle beslenmesi, üretilmesi ve ortaya konmasıdır. Aynı zamanda takva, samimi olanla olmayanı birbirinden ayıran bilinçlilik hâ- lidir. Bu bilinç kişinin hem kalbini hem de davranışlarını kuşatır. Kur’an-ı Kerim, müminlerden imanın gereği diğer güzel vasıflarla birlikte müttaki olmalarını ister. Onları en hayırlı giysi olan takva elbisesine (libâsü’t-takvâ) bürünen kişiler olabilmeye yönlendirir. Müminlere, takvanın bir gereği ola- rak üzerlerine düşen tüm kulluk görevlerini özenle yapmalarını ve sakıncalı şeyleri de terk etmelerini ısrarla hatırlatır. T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı
Reklam
Hac
KUTSAL BELDELERE YOLCULUK: HAC İslam’ın beş temel esasından olan hac, zamanı ve mekânı belli olan bir ibadettir. Müslüman’ın, Hz. Peygamber’in (sas) yaptığı gibi yaparak başta Kâbe olmak üzere Arafat, Müzdelife ve Mina’yı ziyaret etmesi ve belirlenmiş olan dinî görevleri yerine getirmesidir. Bu görevleri yerine getiren kimseye “hacı” denir. “Gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki Allah hiçbir şeye muhtaç değildir.” (Âl-i İmran, 3/97) ayeti ile farz kılınan hac, gücü yetenlerin yerine getirmesi gereken önemli bir görevdir. Hac, bir yerden başka bir yere fiziki bir yolculuk olduğu kadar insanın özüne ve yaratıcısına yaptığı manevi bir yolculuktur. Bu yolculuk, bireysel ve toplumsal, dünyevi ve uhrevi birçok faydayı barındırmaktadır. Bu ibadet insana takvayı, sabrı, şükrü, sorumluluğu, fedakârlığı ve cömertliği öğretir. Tüm bu faydalarıyla birlikte hac ibadetinde esas olan Allah’ın emrine itaat ve O’na yakınlıktır. Diyanet İşleri Başkanlığı
#takvim
Diyanet Takvimi Ön Yüz: Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi yapıldı. (2016) Dünya Kıble günü (Güneş, Türkiye saati ile 12.18’de tam olarak Kâbe-i Şerîf üzerinde bulunur.) Haccı ve umreyi Allah için tam yapın. (Bakara, 2/196) Diyanet Takvimi Arka Yüz: KUTSAL BELDELERE YOLCULUK: HAC İslam’ın beş temel esasından olan hac, zamanı ve mekânı belli olan bir ibadettir. Müslüman’ın, Hz. Peygamber’in (sas) yaptığı gibi yaparak başta Kâbe olmak üzere Arafat, Müzdelife ve Mina’yı ziyaret etmesi ve belirlenmiş olan dinî görevleri yerine getirmesidir. Bu görevleri yerine getiren kimseye “hacı” denir. “Gitmeye gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki Allah hiçbir şeye muhtaç değildir.” (Âl-i İmran, 3/97) ayeti ile farz kılınan hac, gücü yetenlerin yerine getirmesi ge- reken önemli bir görevdir. Hac, bir yerden başka bir yere fiziki bir yolculuk olduğu kadar insanın özüne ve yaratıcısına yaptığı manevi bir yolculuktur. Bu yolculuk, bireysel ve toplumsal, dünyevi ve uhrevi birçok faydayı barın- dırmaktadır. Bu ibadet insana takvayı, sabrı, şükrü, sorumluluğu, fedakârlığı ve cömertliği öğretir. Tüm bu faydalarıyla birlikte hac ibadetinde esas olan Allah’ın emrine itaat ve O’na yakınlıktır. T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı
Ölüm
HER CANLI ÖLÜMÜ TADACAKTIR! Hayat, ilahi bir lütuf olduğu gibi ölüm de kaçınılmaz bir hakikattir. Dünyaya gelen her insan kendisine takdir edilen ömrü yaşayacak ve sonunda mutlaka ölecektir. İnsan nerede olursa olsun, ne kadar kaçarsa kaçsın, ne kadar çare ararsa arasın, ölüm onu muhakkak yakalayacaktır. Dünyadan, anadan, ba- badan, yardan, evlattan ayrılış gibi görünse de aslında ölüm, mümin kulların Cenab-ı Hakk’ın huzurunda sevdikleriyle yeniden buluşmalarının adıdır. Allah’a karşı kulluk vazifelerini yerine getirenler için huzur ve mutlulukla dolu yeni ve ebedî bir hayatın başlangıcıdır. Sevdiğini kaybedenin kalbinde hüzün, gözünde yaş olur; ama isyan bize yaraşmaz. Nitekim Sevgili Peygamberimiz de henüz bebek olan oğlu İbrahim’i kaybettiğinde gözyaşı dökmüştür. Ama ölümün ibret dolu gerçekliğiyle karşılaştığı o anda Peygamber Efendimizin dilinden şu sözler dökülmüştür: “Göz yaşarır, kalp mahzun olur. Fakat biz Rabbimizin razı olacağı şeylerden başkasını söylemeyiz...” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 23, 24) Diyanet İşleri Başkanlığı
#takvim
Diyanet Takvimi Ön Yüz: Hak Dini Kur’an Dili tefsiri yazarı Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın vefatı (1942) Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selamını almak, hastalandığında ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, davetine icabet etmek ve aksırdığında ona rahmet dilemek. (Buhârî, Cenâiz, 2) Diyanet Takvimi Arka Yüz: HER CANLI ÖLÜMÜ TADACAKTIR! Hayat, ilahi bir lütuf olduğu gibi ölüm de kaçınılmaz bir hakikattir. Dünyaya gelen her insan kendisine takdir edilen ömrü yaşayacak ve sonunda mutlaka ölecektir. İnsan nerede olursa olsun, ne kadar kaçarsa kaçsın, ne kadar çare ararsa arasın, ölüm onu muhakkak yakalayacaktır. Dünyadan, anadan, ba- badan, yardan, evlattan ayrılış gibi görünse de aslında ölüm, mümin kulların Cenab-ı Hakk’ın huzurunda sevdikleriyle yeniden buluşmalarının adıdır. Allah’a karşı kulluk vazifelerini yerine getirenler için huzur ve mutlulukla dolu yeni ve ebedî bir hayatın başlangıcıdır. Sevdiğini kaybedenin kalbinde hüzün, gözünde yaş olur; ama isyan bize yaraşmaz. Nitekim Sevgili Peygamberimiz de henüz bebek olan oğlu İbrahim’i kaybettiğinde gözyaşı dökmüştür. Ama ölümün ibret dolu gerçekliğiyle karşılaştığı o anda Peygamber Efendimizin dilinden şu sözler dökülmüştür: “Göz yaşarır, kalp mahzun olur. Fakat biz Rabbimizin razı olacağı şeylerden başkasını söylemeyiz...” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 23, 24) T.C. Cumhurbaşkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.