Görmek isteyenler için rehber olabilecek bir kitap. Atsız hoca ömrünü Türk davasına adamış büyük bir şahsiyet. Irkçı olmasına sebeb ise bizzat kendi kitaplarında anlattığı, memleketin üstüne çöküp güya Türklük davası güden Yahudi , Rum ve Moskof hainleridir. Atsız henüz gençlik yıllarında iken savunduğu Türk davası için dergiler çıkartıp kavgasını verirken bizzat Mustafa Kamal tarafından engellenip dergisi yasaklanmıştır. Atız Hoca bu kitabında Kamal rejimini sağlam bir dille eleştirmiştir. Tabi anlayana.. Üstadın kalemine diyecek bir söz yok ne yazsa okunur.
Ruh Adam
Ruh Adam, Atsız'ın roman türünde bir eseri, kahramanı Selim Pusat ise; cumhuriyete karşı krallık taraftarı olduğu için askerlik mesleğinden atılmış bir yüzbaşı, (kitaba dair bazı yorumları okuduğumda iftira sonucu demişler ama iftira değil) eşinin çektiklerinin yanında eşinin öğrencisi Güntülü'ye tarif edemediği duygular beslemiş, bu ızdırabın içinde boğulmuş. Atsız, Selim Pusat'ın yaşadığı çıkmaz aşkı güzel anlatmış, kitabın sadece romandan ibaret olmadığını hissettiriyor.Aynı zamanda da kitapta ilginç bir bilinçaltından mesajlar var. "Bu rejime yemin vermiş olduğum halde fikren kıralcıyım. Çünkü birinci sınıf askerler ancak kırallıklarda çıkar. Siz de vaktiyle krallığa sadakat yemini etmiş olduğunuz halde bugün cumhuriyetçi gözüküyorsunuz! diye karşılık verdi." Kitaba dair çok şeyler yazmak isterdim.. Hayattan ve okuduklarımdan bugüne kadar öğrendiğim birşey varsa o da; iyi bir eğitim ve ahlak anlayışına dayanmayan her ideoloji çökmeye mahküm. Yani iş cumhuriyette veya kralcılıkta değil...
28 syf.
·
Not rated
900 yıllık bir filmin rejisörü Atsız.
Atsız cihangir bir müverrihtir! Ne mutlu ki bizden çıktı... Teşhisleri yerindeydi, ne istediğini biliyor, geleceği görebiliyordu, berrak bir zihni vardı, heyecanlı ve kibar insandı. Her günü 40 asrın içinde geçen ve Türk tarihi sular seller gibi bilen -hayır sular seller gibi değil- deryalar okyanuslar gibi hıfzeden bu "Ruh Adam" milleti
Şehzadeler Kavgası'nın başladığı dönemde İsa Çelebi'nin yaptığı bir plan, bir kişinin bütün bir hayatını kökünden değiştirmişti. En yakın emiri Çakır'ı ortak ettiği sır dolu bu plan içerisinde Deli Kurt, zaman içerisinde yiğit bir asker olmuş kimseye boyun eğmemişti. Ta ki bir çift yeşili görünceye dek..
Atsız'ın kaleme almış
Kitabı beğendim,diğer okur arkadaşlarımıza kesinlikle tavsiye ediyorum,okunması gereken bir roman ve bir çırpıda bitiveriyor.Kitabı okurken olay örgüsünün birbiriyle bağlantısını anlamam kolay oldu ,sade bir dil kullanılmış ve kurgu bulundurmaktadır. Tabi ki ince eleştirilerim ve çıkarımlarım oldu kitap için .İnsanlar bu dünyada illaki bir şey e hasret kalacaktır sözünü kitabı bitirdiğimde daha iyi anlamış bulundum , Hayat hiç beklemediğimiz bir zamanda hiç beklemediğiniz şeyler sunar önümüze ,bazen üzülür bazen seviniriz ama hayatın akışının önüne geçemeyiz. Kitap ta da bir Osmanlı beğinin bilinmeyen oğlunun dramı anlatılmaktadır. Şehzade olarak büyümesi gerekirken hayat ona bir sipahi olma kefenini biçmişti ,her şeyi biz yönetemiyorruz hayatımızın içerisinde.Bazı şeyler mukadderat işte ....
Birbirinden bağımsızmış gibi duran ama birbirinin aynı olan iki kahramanı anlatıyor bu kitap. Burkay ve Selim Pusat' ı.
Aşkın varlığında kendini bulmaya çalışan aynı zamanda kendini de kaybeden iki askeri.
Selim karakteri tam bir muamma. Bir sarhoş, asker, eş, baba, komutan, şair ama en çok da bir aşık. İmkansızlıkların içinde o aşkın varlığına, Selim'in iç çatışmalarına ve yalnızlığına tanık oluyorsunuz okurken.
Kitap diğer karakterleriyle de muazzam bir şölen sunuyor size. Fedakâr bir eş olarak haksızlığa uğrayan Ayşe'nin kimse yaralarını sarmıyor. Ayşe'yi sanki yıllardır tanıyormuşsunuz gibi okuyorsunuz. Düşününce tanıdığınız bir Ayşe buluyorsunuz hayatınızda.
Güntülü, bazen bir ceylan bazen bir pars olarak çıkıyor karşınıza. Bir savaşçıyı köle yapan bir güzel. Ok atılmayan atılamayan sevgili, Selim'in yenilgisi.
Şeref, Selim'in insan tarafı. Onu hayata bağlayan bağ. Selim'in vicdanı mı , şerefi mi yoksa onun kahramanı mı karar veremiyorsunuz. Durmadan kanayan yüreği belki de.
Yek, her hâl ve surette Selim'in karşısına çıkması adeta Selim'in vücut bulmuş düşünceleri gibi. Kaçış noktası. Günah keçisi.
Kitap o kadar dolu ve zengin ki insan bahsederken hangisine değineceğini şaşırıyor. Sahnelerin mükemmelliğine şiir de eklenince can evinizden vuruluyorsunuz.
En son bir mahkeme metaforu giriyor devreye. Beni en çok oradaki anne figürü etkiliyor. Selim Pusat' a merhamet edilmesini isteyen tek kişi annesi oluyor. Ne kadar gerçekçi değil mi?
Ne yaparsak yapalım annemizden başkası merhamet etmiyor bize.
