Kitap Peter'in yeni bir iş bulma umuduyla yanındaki tavsiye mektubu ile beraber bir deniz yolculuğunun ardından zengin bir beyefendinin evine gelmesiyle başlar. Ziyarete gittiği gün evdeki zenginler ile beraber bir gül bahçesinde gezintiye çıkar. İşte burada da gri paltolu adam giriyor kitaba. Herkesin en mantıksız isteklerini bile en olmadık şekilde karşılamasına karşın ne bir teşekkür almakta ne de kimse bu adamın kim olduğunu sorgulamaktadır. Sadece bir zamanlar felsefeye gönül vermiş Peter sorgular bu adamı. Kitabın en güzel yeri bana göre kitabın başı. Davetlilerin isteği yerine geliyor ancak bu isteğin nasıl gerçekleştiğine kimse bakmıyor. Bir vakit sonra gölge karşılığında Peter sınırsız altına sahip oluyor. Ancak sınırsız altınlar fayda etmeyecektir. Ne de olsa altın gölge satın alamamaktadır. Gölge şüphesiz burada bir metafor ve bence herkes burada bu metaforu kendisi doldurabilir. Artık insan neyini kaybettiğinde altınları dahi olsa dışlanıyorsa onu. Şan, şöhret,akıl,ahlak,onur vb.
Kitabın geneli çok güzel ve masal tarzında. Şeytanın günlüğü adlı kitabı okuyanların bu kitaptaki şeytanı tanıdık bulacaklarını düşünüyorum. Özetle müthiş başlangıcı ve etkili bir sonu olan keyifli bir kitap.
