144 syf.
8/10 puan verdi
Çok fazla türden kitap okudum. Bütün türler bir yana Türk Edabiyatı bir yana. Bu kitabı okuduktan sonra Hüseyin Rahmi Gürpınar favori yazarlarımdan oldu . Çok sade yalın bir anlatımı var. Her açıklama yapan insan gibi kitap içeriğine değinmeyeceğim ve sadece Hüseyin Rahmi Gürpınarın o eşsiz hayal dünyasını övdüğümü söyleyeceğim. Herkesin vakti zamanında okuması gereken bir kitap . 15 yaşlarımda aklım neredeymiş ve okumamışım. Bu soruları kendime yönelttim.
İçimden geldi kısmı :
Bir de bu kitaptan uyarlanan Kemâl Sunal'ın da içinde olduğu bir film vardı. Herkes o filmi eminim izlemiştir. Okurken aslında filmin kitapla alakası pek yokmuş da dedim.
Herkese iyi okumalar dilerim.
Gürpınar romanları içinde Mürebbiye'den bile daha ilginç bir yerde duran eseri.
Romanın konusunu çapkınlıklarıyla dize gelmez bir adamın maceraları ve ahlaki öğrenmeleri oluşturuyor.
Aslında tam da Türkiye'nin Cumhuriyet olmaya başladığı yıllarda, meselenin vatan kurmak olduğu dönemde bile herkesin gizlediği ahlaki çöküntüleri dürüstçe bize kadar getirdiği için şanslıyız.
Varsın birileri bunu ve diğer birkaç romanını çekinmeden yazdığı için onu ahlaksız olmakla suçlasın. Bu durumuna o, Doğu ve Batı'nın iç yüzüne her zaman attığı gibi, kahkaha savurup hepimize gülecektir.
Bu roman ve birkaç diğer romanı nasıl bugün işlerin geçmişten başlayıp şimdi çığırından çıktığının bir belgesidir.
Bize ahlak, erkek ve kadının adil yargısı, sevmek, sadakat gibi konuları gülünç ama yine de trajik bir yerden anlattığı için şanslıyız.
Evet, karmaşık değil tekdüze karakterler var. Evet, bazı yerlerde derdi anlatının, edebi sanatlarının önüne geçiyor. Evet, iyi örnekler sunmuyor.
Fakat her şeye rağmen, Türkçe sözdizimini aşmayan dili onu anlaşılır, gözlemlerinden çıkarla yazdığı aşırı gerçekçi diyaloglar onu eğlenceli kılıyor.
#bookstagram #hüseyinrahmigürpınar
#gönülbiryeldeğirmenidirsevdaöğütür
Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda ÖğütürHüseyin Rahmi Gürpınar · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20223,354 okunma
Tanzimat dönemi Fransızcaya çok önem verildiği için, Osmanlı Dönemi’nde zengin aileler Fransızca öğretmeleri için eve mürebbiye alırlarmış. Mürebbiye, bir evde yatılı olarak ve aylıkla çalışan, evin çocuğunun ya da çocuklarının bakımı ve eğitimiyle özel olarak görevlendirilmiş olan, görgülü, bilgili kadın demektir. Fakat mürebbiyemiz o mürebbiyelerden değil. Fransa'da kötü yollardan para kazanan Matmazel Anjel'in bir şekilde yolu İstanbul’a düşer. Aşığından tekmeyi yiyince Dehri Efendi’nin konağında namuslu bir kız imajıyla mürebbiyelik yapmaya başlar. Fakat Anjel rahat durmaz, kısa sürede konaktaki erkekleri parmağında oynatır, aile arasında (evin küçük beyi, damat, amca) aşk üçgeni yaşanır. Ev halkı birbirine düşer. Acaba kim kazanacak? Sürpriz sonlu :)
Hüseyin Rahmi’nin dilini seviyorum. Nükteli sözler, komik şiveler, yanlış anlaşılmayla komik hale gelen diyaloglar kullanması kitabı keyifli hale getiriyor. Batılılaşmanın yanlış anlaşılmasının toplum üzerinde doğurduğu sonuçları iğneleyici ve eğlenceli bir dille anlatmış. Beğenerek okudum tavsiye ederim.
Yazar bu eserinde ikili bir yapılanma sergiler: Bir yanda eski İstanbul mahalle hayatını yansıtan ve temelde mahallenin kadınları arasında geçen konuşmalardan oluşan renkli tablolar, diğer yanda yazarın öykülediği Halley Kuyruklu Yıldız olayı...
Yazar bu olayı eğlendirici bir anlatımla verirken, bilimin ve düşüncenin savunmasını da yapmaktadır. Akıcı bir dile sahip olup mahalle kültürü ile harmanlanmış sıkılmadan yer yer gülerek tebessümle okuyabileceğiniz bir kitap sizi bekliyor .
Romanda 1910 yılının İstanbul'unda Halley Kuyruklu Yıldızı'nın 5 Mayıs 1910 tarihinde dünyaya çarpacağı söylentisi üzerine, bu durumla eğlenmek üzere konferanslar yapan İrfan Galip ile mektuplaştığı esrarengiz bir kadının evliliğe doğru giden serüveni anlatılmaktadır.
-Gönül aşk sarayını yıkılmış görmektense bazı hakikatlari çiğnemekten çekinmez...
-Zaten fizyolojide "gülme" ile "ağlama" arasında, bazı hallerde, fark yok gibidir. İkiside sinir zayıflığından ileri gelir. Eğer ağlamakla ahlak düzelseydi dünyada çocuklardan uslu akıllı kimse bulunmazdı...
-Bir erkeğe aşık olmak kadınların yıkımına yol açar...
-Ben ağlarken sen gülmek için mi yaratıldın?Galiba o güzel çehre, bu latif endamına kaderinin göstermiş olduğu insafsızlığa karşı şikayet ediyordu...
-İçimizde en talihsiz olanlar, bir erkeğe cidden gönül vermek felaketine uğrayanlardır...
-Aklı pazara çıkarmışlar da herkes yine kendi aklını beğenip almış...
-İçten seven çok kere hakarete uğrar, hıyanetle karşılık görür...
.
.
.
#mürebbiye
#hüseyinrahmigürpınar
#fuatagram
Fransa’da hayat kadını olan Anjel sevgililerinden biri ile İstanbul’a gelir. Burada sevgilisi Anjel’i başka bir adam ile basar ve Anjel’i İstanbul’da bir başına bırakır.
Anjel bir Fransız aileye kendini saf ve dinine bağlı iyi bir aile kızı gibi tanıtır ve mürebbiyelik yapabileceğini söyler. Bu aile aracılığıyla Dehri Bey’in konağında mürebbiye olarak işe başlar.
Tabi ki huylu huyundan vazgeçmez. Anjel konağın hanımı olmak ister. Ayrıca mürebbiyelikten sıkıldığı ve heyecan aradığı için evdeki erkekleri kendine aşık etmeye çalışır. Konakta Dehri Bey’in oğlu, damadı ve kardeşi vardır. Birbirinden habersiz hepsini idare etmeye çalışır.
Eski Türk filmi tadında, sonu sürprizli bir kitap