Mürebbiye, benim okuduğum ilk Hüseyin Rahmi eseri. Başlangıç kitabı olarak iyi bir seçim yaptığımı düşünüyorum. Dili çok akıcı, kurgusu çok sürükleydi. Neşeli kalemi, okuru kendisine bağlayan cinsten. Okurken bol bol kahkaha atacaksınız :)
Eser, Mürebbiyemiz Anjel’in hayat hikayesiyle başlıyor. Gayrimeşru bir çocuk olan Anjel, annesinin yolundan giderek, kendi yurdunda (Fransa) fahişelik yaptığı sıralarda gebe kalıyor ve Fransa’da başlayan hikayesinin, Dehri Efendilerin konağına gidişindeki kırılma burada başlıyor.
Sevgili Anjelimiz bin bir takla atarak Dehri efendi beylere kendisinin iyi bir ailede yetişmiş, namus timsali, iyi eğitimli bir genç kadın olduğuna ikna ediyor ve konakta iki küçük çocuğa eğitim vermek üzere hop diye mürebbiye oluveriyor.
Fakat alışmışın kudurmuştan beter olduğunu bir kez daha bize kanıtlamak istercesine o da asla durmuyor ve konakta bulunan tüm erkekleri, konağa hanım olmak bolluk içinde yaşamak, eski hayatını yeniye taşımak arzusuyla gözüne kestiriyor ve hepsi birbiriyle akraba olan bu erkekleri hiç gocunmadan parmağında oynatıveriyor.
Dehri efendi, konağın sahibi. Hepsine sözü geçiyor. Sanırsınız ki dünya iyisi, dünya bilgesi, ahlaksızlığa, terbiyesizliğe, cahilliğe asla tahammülü yok. Tavsiye üstüne tavsiye veriyor herkese. Fakat gelin görün ki, kim neyi çok konuşuyorsa, onda konuştuğu şeyin noksanlığına bakın demişler. Çok da iyi söylemişler.
Varın gerisini siz okuyup öğrenin. Bu hikayenin sonu nereye varır ?