İhtiyar Aschenbach'in acıları
Güzel ahlak muhafızları burdalar mı? O halde baharat, mayonez, kahve , et ve gazlı içecekler gibi şehvet uyandırıcı şeyleri bir kenara bırakıp incelememize başlayabiliriz. (Mesir macunu, ejder meyvesi ve medine hurması hariç)
Kitaba başlamadan önce küçük çaplı bir araştırma yaptım ve gözlemlediğim kadarıyla 1929 Nobel ödüllü yazarın,
Emile Zola 'nın yirmi yılı aşkın bir sürede yazdığı , içlerinde ''Nana, Germinal, Bir Aşk Sayfası, Meyhane '' gibi ülkemizde çok tanınan eserlerin de bulunduğu, yirmi kitaplık ROUGON-MACQUART serisinin ilk kitabı.
Kitapta yazar, serinin ilk kitabı olması nedeniyle, öncelikle her iki ailenin de nasıl oluştuğunu, yani nasıl ortaya çıktıklarını
BİR HİKÂYEDEN ÇOK DAHA FAZLASI
Apollon, Antik Yunan'da Güneşin, ateşin, şiirin, ışığın ve 'gerçeğin' tanrısıdir; kehanet yapar, bilicilik özelliği vardır. Bununla birlikte, Orfe öğretisinde sezgi, ilham ve 'vicdan' sembolüdür. Kitabın baş karakteri Gustave von Aschenbach da Apollon özellikleri gösteren, romanda onunla özdeşleştirilen bir karakterdir. Ünlü ve saygın bir
~DönemDönemFaustYolculuğum2.Kitap~
Johann Wolfgang von Goethe, 28 Ağustos 1749 tarihinde, dünyaya gelmiştir. Babası Johann Caspar Goethe (1710 -1782), hukukçu olmasına rağmen mesleğini icra etmemiş, fakat oğluna da maddi sıkıntı çekmeden 1hayat sağlayan imkânlarıyla yaşamını sürdürmüştür. ‘Textor’ soyadı ile doğmuş olan Goethe’nin annesi Catherina Elisabeth Goethe ise, Frankfurt’un
büyülü dağ; iyi ki grupla okuduk dediğimm ilk kitap olabilir. karantina sürecinde zaten sayfaları zor çevirirken karakter,konu,betimleme açısından böylesine yoğun bir eseri tek okusak belki 2 ay sürerdi fakat biz 15 günde her gün belirli sayfaları okuyup akşamında konuşarak, akılda soru işareti kalmaksızın okuduk bitirdik. en güzel yanı bu zeten; senin atladığın noktaya başkası değindiğinde iyi ki diyorsun. biz de aynen öyle söyledik. açıkçası ben okurken zorlanmadım evet çok ağır ilerledi fakat her yirmi sayfada bir yazarın zekasına ve kalemine hayran kaldığımdan çok severek okuduğum ve mutlaka tekrar okuyacağım klasikler listeme girmeyi başardı. konusu arka kapakta net bi şekilde yazılmış benim söyleyeceğim şey şu olur. okuyamadım, sıkıldım gibi söylemlere kulaklarınızı tıkayın ve Hamburglu genç gemi mühendisi Hans Castorp’un macerasını anlamaya araştırmaya ve sabırla her gün okumaya hazır bir şekilde kitabı alın elinize. aranızdan su sızmadan bitirin, zaten çeviri de muazzam anlaşılmayan yorucu bir dili yok sadece kitap edebi açıdan ağırlığıyla yorabilir ama bunu da başta söyledim bittiğinde iyi ki diyeceksiniz :) ben yazarın tüm kitaplarını okuyacağımı heyecanla belirtebilirim, hatta birini yine grubumla okuyacağız.
görselde diğer grup kitaplarımız da kendini göstermiş. Semerkant büyülü dağdan hemen sonraki yolculuğumuzdu, o bile bitti 3. kitaba geçtik. şuan gog okuyoruz. okudukça da büyüyoruz :) detaylar sabit storyde var lütfen oradan bakınız.. sevgiler çokça
.
#1001kitap~~~
1çok kitapta bu kitaptan bahsedince ve 1001kitaptan 1i olunca okumam gerek diyip başladığım ve Thomas Mann den okuduğum 2.kitap ama yazarın ilk romanı olan Buddenbrooklar Almanyada ticaretle uğraşan 1ailenin 4 nesil boyunca yaşadıkları; evlenmeler, doğumlar, boşanmalar, başarılar, başarısızlıklar, hastalıklar ve ölümlerin anlatıldığı 1kitaptı, kısacası bu 1kaç neslin anlatıldığı 1 ailenin çöküşünün hikayesiydi...
Thomas Mann in 25 yaşında yazdığı modern edebiyatın klasikleri arasında sayılan Buddenbrooklar yazara 1929 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazandırmıştır.
Kitapta en çok anne Elisabeth Buddenbrook öldükten sonra kardeşler arsındaki diyaloglar çok etkileyiciydi. Dedimki dünyanın neresinde olursan ol bu diyaloglar heryerde aynı ve evrensel nitelikte...
Kitap kalın olmasına rağmen çok karakter barındırmıyor öyle olunca kafa karıştırmıyordu, karakterler Johann Buddenbrook, Elisabeth Buddenbrook, "Tony, Thomas, Christian kitap boyunca olan karakterler", Clara, Gerda, "Hanno dönemi kapatan karakter" ve İda dönem adına çok önemli karakterlerdi bence hepsi ayrı ayrı önemli özellikler ve aile içi psikolojik tespitler barındırıyordu kendi içinde...
Buddenbrooklar yazıldığı döneme ait siyasi durumlar, kaybolan, değişen ailesel değerler ve toplum özelliklerininde bahsedildiği dili çok akıcı, uzun ama asla yorucu olmayan 1kitaptı...
Çok severek okudum. Ölmeden önce okunması gereken 1001kitap arasındadır... Yazarı hiç okumamış olanlar bu kitapla başlayabilir kesinlikle uzunluğundan sıkılmadan okunacak 1kitap.
"... Evet, hayat böyle işte. Çabalarız, didiniriz, tırmanırız, ve hep 1 şeylerle savaşırız..."
