"Vurun Kahpeye" Üzerine Kısa Bir İnceleme
İlk defa Halide Edib Adıvar'dan bir kitap okudum. Milli Mücadele'ye dair okuduğum ilk roman Yaban'dı. O kadar etkilenmiştim ki, lise 3'te okumama rağmen hala aklımda. Yani aynı etkiyi veren ikinci kitap bu oldu. Gerçekten çok beğendim.
Öncelikle Halide Edib'in bir kadın karakteri ana karakter yapması çok önemli. Özellikle
Cumhuriyet dönemi yazarlarımızdan olan Tarık Buğra, bu eseriyle bizlere Kurtuluş Savaşı dönemini, Kuvayımilliyenin ortaya çıkışını ve Anadolu’daki halkın o dönemki sosyoekonomik durumunu bizlere başarılı bir şekilde gösteriyor.
Birinci Dünya Savaşı ve sonunda imzalanan antlaşmalarla Osmanlı Devleti iyice güç kaybetmiş, işgal ve isyanlarla da iyice zayıflamıştır. Eser, Akşehir’in bir kasabasında geçer. Buradaki halkın kahramanlığının, düşmanla mücadelesinin bir bölümünü anlatır.
Kitaba başlar başlamaz beni içine aldığını söylemeden edemeyeceğim. Yazar duygularını çok güzel aktarmış biz okuyucularına. Bu yüzden sanki ben de bütün bunları onlarla yaşamışım gibi bir hisle bitirdim kitabı. Ayrıca yazarın dili, üslubu Yaşar Kemal’le paraleldi ve inceden bir İnce Memed’i anımsattığını da belirtmek isterim. Bu sayede hiç yabancılık çekmeden bir çırpıda okuyuverdim diyebilirim.
Sizler de milli mücadele dönemini bu denli yansıtan bu esere muhakkak bir şans vermelisiniz. Zaten kitap sizi akıcılığıyla, dilinin sadeliğiyle alıp götürecektir. Kitapla kalın, esen kalın.
YABAN, Yakup Kadri KARAOSMANOĞLU
198 sayfa, İletişim Yayınları
“Aramızda asırlık mesafeler var.”
Ahmet Celal iyi eğitim görmüş ve İstanbullu bir subaydır. Çanakkale’de bir kolunu yitirmiş ve emir eri Mehmet Ali ile birlikte onun köyüne yerleşmiştir. Eski yaşantısını unutmak ve kendisine yeni bir sayfa açmak istemektedir. Fakat Anadolu’da yerleştiği köyde karşılaştığı insan manzaraları onu bir çok açıdan hayal kırıklığına uğratacaktır. Ahmet Celal bir kolunu bu insanlar için mi feda etmişti harpte?
Kitabın ismi Yaban, yabancı anlamına gelen bir kelimedir. Ahmet Celal’in köyde gördüğü yabancı muamelesini anlatan bir başlık. Türlü sorgulamalar ve iç çekişlerle geçen hikayede milli mücadele döneminde asker cephede savaşırken, Anadolu halkı yaşantısına devam etmektedir bir şekilde. Fakat bu köydeki insanların yaşantısı, düşünceleri ve vurdumduymazlığı Ahmet Celal’e “Neden?” sorusunu sordurmaktadır. Cehaleti yeren ve Kurtuluş Savaşı dönemindeki süreci arka planda anlatan eserde insanların kayıtsızlığını, Ahmet Celal’in yaşadığı hayal kırıklığını okuyoruz. Diyalogların ve iç konuşmalar çok yer tutmaktadır. Bu kısımları okumaktan büyük keyif aldım. Dönem eserlerini okumayı genel anlamda çok sevdiğim için, bu kitabı da okumaktan keyif aldım. Sade bir anlatım tarzıyla yazılması da okumayı kolaylaştırdı açıkçası. Eğer sizler de dönem edebiyat eserlerini okumayı seviyorsanız, Yaban’ı yürekten tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar
#alıntı
“Yazıklar olsun, seni sevmesini bilmeyenlere; ey gamlı ülke!”
Gül Yetiştiren Adam: Modernleşme, Yabancılaşma ve Ahlaki Sorgulamalar
Rasim Özdenören'in usta kaleminden çıkan Gül Yetiştiren Adam, Kurtuluş Savaşı sonrası toplumda yaşanan değişimleri ve bireyin bu değişime karşı tutumunu anlatan etkileyici bir eserdir. Roman, iki ana karakter üzerinden ilerler: Gül Yetiştiren Adam ve Sitare.
Gül
336 syf.
·
Not rated
Bir cehennem olmuş olsan seni kanla söndürürüm!
Her kim benim Türk ruhuma dokunursa: Ona ölüm!
{Mehmet Emin Yurdakul}
Halide Edip Adıvar Türk edebiyatı ve Milli Mücadele dönemi içerisinde en ayrıksı kişilerden biri. Onun çocukluğundan 1918 yılına kadar olan anılarını Mor Salkımlı Ev'de okumak mümkün. Türk’ün Ateşle İmtihanı'nda
Tarih bilinci, hukuk bilinci oturmadan, demokrasi, çoğulculuk, hak ve özgürlükler birikimi oluşmadan, mantık ve mukayese donanımı gelişmeden; atacağımız her bireysel ve toplumsal adım, yarım/yanlış/noksan ve aldatıcı olacaktır. Şimdiye dek yakın tarih, İstiklal savaşı, kurtuluş mücadelesi, Kuvâ-yı Millîye ruhu temalı birçok kitap ve makale okudum.
