Rasim Özdenören, Yedi Güzel Adam dizisinde arkadaşları kendisine Filozof derlerdi. Ordan tanımıştım. Yazmış olduğu ilk ve tek romanıyla bunu kanıtlamış oldu. Diyaloglarıyla ve anlatmak istediğini dolambaçlı yollara sapmadan okuyucuyu betimlemelere boğmadan çok sade bir dil ve kurguyla anlatmış ve kendisine verilen Filozof lakabının hakkını vermiş bence. Spoiler vermeyi sevmem ben. Sadece şunu söylemek isterim 144 sayfadan oluşan kısa ve öz bir şekilde bir sosyolojik eleştiri yapmış ve 1979 yılında ilk baskısını yapmasına rağmen günümüze de ışık tutan içeriğe sahiptir.
İnsanın içinde bulunduğu hayatı kendisimi şekillendiriyor acaba dışarıdan bir kuvvet, beşeri kuvvetler mi kendisini şekillendiriyor yönlendiriyor? Veya bu hayatta bedenimizi mi ruhumuzu mu doyurmalı geliştirmeliyiz? Bir toplum köklerinden koparsa, kendini var eden değerlerinden uzaklaşırsa veya tamamen bu değerleri unutursa sonuç nolur? İnsan bakımından, tabiat insanın nesidir? Içinde yaşadığı, onla bütünleşmesi, yekpare olması gereken bir varlık mi yoksa tabiat insanın kölesi mi?
Benim bu kitabı bitirdikten sonra kafamı kurcalayan sorular bunlar olmuştu. Özetle, okuyanı düşünmeye, sorgulamaya sürükleyecek bir romandır.