Kitapta geçen yerler Kırgızistanda olmasına rağmen o kadar yakın ve o kadar tanıdık geliyor ki sanki 100 yıl önce Türkiyenin kurulmadan önceki dönemlerinde savaş geresinde olan ailelerde yaşanan şeyleri anlatıyormuş gibi geldi bana çok yakın ve samimi hissetim ailelerin yaşadıkları olsun sultanmuratın yaşadığı başarma hissi fazlasıyla tanıdık geldi insanı içine alan bir kitap bence
Okuduğum ikinci kitabiydi cengiz aytmatov un . Çok akıcı bir kitaptı. Ancak karakterlerin sonu ne oldu ?? Bu tür kitapları cok sevmiyorum. Ucu açık, sonu belli olmayan kitaplar, muamma.. Beyaz gemi hala favori kitabım .
Cengiz Aytmatov okumalarım devam ediyor zira geç bulduğum daha doğrusu bir hazine olduğunu bildiğim halde görmezden geldiğim bir hazine membaı Aytmatov. Aytmatov'un çoğu eserinde ana tema "İkinci Dünya Savaşı’nın getirdiği sefalet, hasret, müşkülat" ve buna bağlı olarak etkilenen insanların hayatıdır.
Sultanmurat ile başlayayım
Aile bağı,sevgi, kahramanlık konularını harmanlayarak akıcı bir dil ile her zaman ki gibi yazarımız okuyucuya sunuyor.Kitabın kahramanı cesur Sultanmurat ve arkadaşları.Savaş içerisinde bulunan bir milletin küçük çocukları değil çocuk kahramanları olur bu kitapta da bunu rahatlıkla görüyoruz.Sultanmurat hem savaşta olan babasının hasreti ile yanarken hem de Aksoy'da sevgilisi Mirza Gül için yanmaktadır...Her şey yolunda giderken at hırsızlarının atları çalması üzerine bütün hayaller siyahlaşır.
Kitabın sonunun heyecanın yarıda bırakılması okuyucuyunun merak duygusunuda yarıda bırakmaktadır.
Ne kadar saf, ne kadar temiz, ne kadar güzel ve ne kadar da hüzünlü bir öykü bu.. Sultanmurat ne kadar cesur, ne kadar yiğit, 14 yaşına rağmen ne kadar olgun, nasıl güzel bir çocuk!!
Aytmatov okumayı, Aytmatov’un nasıl yazdığını unutmuşum, yeniden elden geçirmek gerek.
Kitabı çok beğendim. Hiroşima' da yaşayan bir kızın hayat hikayesi anlatılıyor. O zamanlarda ABD' nin attığı bir atom bombası nedeniyle bir sürü insan ağır hastalandı yada öldü. Ağır hastalananlardan bir tanesi de Sadako Sasaki' ydi. Sadako yataklara düşmüştü ve artık hastanede kalıyordu. Sadako her insan gibi kendisininde öleceğini biliyordu. Bir gün onun en yakın arkadaşı Eleanor Coerr ona renkli kağıtlar ve bir makas getirdi. Ona bin turna kuşu hikayesini anlattı. "Eğer bin turna yaparsan iyileşmeni dilersin ve olur" dedi. Yapımını gösterdi. Sadako' ya herkes kağıt getiriyordu. Çok fazla yapmıştı az kalmıştı yaptığı turnalar tavana asıyordu. Sadako günden güne güçsüzleşiyordu ve artık yapamaz hala gelmişti. Ve mağlasef bin turnayı tamamlayamadan öldü. Bu hikaye o kadar etkileyici ki Hiroşima' ya Sadako anıtı yapıldı. Sadako' nun arkadaşları onun yaptığı bütün turnalar anıta astı. (Sadako' nun gerçek yaşam öyküsü)
"BİR GÜN ÖLECEĞİNİ BİLSE BİLE PES ETMEDİ"
