İkinci Dünya Savaşı başlamadan önce İngiltere, yaşları 6 ile 12 arasında değişen çocukları bu savaştan kurtarmak için başka bir adaya uçakla göndermeyi planlar. Uçak kaza sonucu ıssız bir adaya düşen çocukların burada hayatta kalmaya çalışırken, bir yandan da birbirleriyle ve kendileriyle olan mücadelerini anlatıyor.
Sineklerin Tanrısı, İbranice'de 'iblis' anlamına geliyor. Nobel ödülü almış.
Kitap son sayfalara kadar kendini açmamakta direndi. Kitap bittiğinde ise bir yumrukla nakavt olmuş boksör gibi kalakaldım. Yazar bir nevi bana ters köşe yapmış oldu.
Sürü/topluluk psikolojisi çok iyi yansıtılmış. İnsan psikolojisinin değişen koşullar ve şartlarda ne durumlara girebileceğini, çocuksu saflığın dahi nasıl vahşileşebildiğini çok güzel anlatıyor. Tamamıyla saf iyi ya da saf kötü insanların istisnai olabileceği, bununla beraber insanların içinde hem iyi hem de kötülük değerlerinin dengesine bağlı olarak iyiye doğru veya kötüye doğru meyilli varlıklar olmamızın özeti gibi geldi bana bu kitap.
Mina Urgan'ın kitabın sonunda yer alan sonsözü kitabı daha iyi anlamamızı sağlamış. Okumanızı öneririm.
Son olarak bu kitabın filmi de var. Okuduktan sonra izlemenizi tavsiye ederim.
Herkese keyifli ve bol okumalı günler dilerim.