Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
İlk defa Peride Celal okuyacak olduğum için yaklaşık 500 sayfalık bir kitaba şans vermek konusunda tereddüt etmiştim ama okumaya değer bir kitap. Olaylar ana karakter Macide'nin ağzından anlatılıyor, geçmişi ve şu andaki düşünceleri karışık aktarıldığı için oldukça akıcı.
-----------------------------------spoiler-----------------------------------
Macide'nin önce Ahmet'le tanışıp ona karşı bir şey hissetmese de mutlu olabileceğini düşünüp onunla evlenmeye karar vermesi otuzlu yaşlara basmasından dolayıydı. Daha sonra manipülatif biri ve aynı zamanda Ahmet'in abisi olan Kâzım'a aşık oldu. Kâzım'ın kendini beğenmişliği, herkese tepeden bakışı, Mâcide dahil herkesi iğneleyerek konuşması o kadar sinir bozucuydu ki, bir insan böyle birine nasıl aşık olur dedirtecek cinsten. Macide'nin kafa karışıklığı çok yorucu, nasıl olmuş olursa olsun üç kardeşin üçüne de aklı kayıyor.
Kitap boyunca Kâzım ne yaparsa yapsın ne söylerse söylesin onu olduğu gibi kabullenen ve seven bir Mâcide vardı. Bu yüzden kitabın sonunda Mâcide ona dönmeyip çocuğunu kendi büyütmeye, çalışma hayatına dönmeye karar verince şaşırdım. Kendi ayakları üzerinde durması çok güzeldi ve özellikle son sayfada güllerle temsil edilen Kâzım'ı ve aşkını hayatından çıkarması çok güzel anlatılmıştı.
En sevdiğim konu, zaman yolculuğu...
Bu yüzden bu kitabı okudum, yetmedi storytel'den (Barış Özcan'ın sesiyle) dinledim. Yetmedi filmini izledim. (Wells'in Zaman Makinesi kitabından uyarlanan iki film olduğunu öğrendim; 1960 yılında George Pal tarafından yönetilen “The Time Machine” ve günümüze daha yakın olan, 2002 yılında Simon
Yorum
Şahsen kitap'ı beğendim diyebilirim Macide okumuş ve kendi ayakları üstünde her ne kadar dursa da evlenmek onu mutlu eder ama zaman geçtikçe kocasının ve ailesinin gerçek yüzünü görür ve kendi için en doğru kararı verir ve kocasından ayrılır. Kitap oldukça akıcı ve su gibi gidiyor beni sadece 1. Ağızdan anlatılması yordu ama bu da o kadar yormuyor okuyanı sanki onları izliyorum ve olayları bana anlatıyorlar gibi hissettim. Her yaştan kişi için uygun olduğunu düşünüyorum sadece ortaokul ve üzeri için.
Yazar on yıldan fazla Kazakistan'da iş için kalmış, oraları gezme ve tanıma imkanı bulmuştur. Kitabın "Sunuş" bölümü, mevcut TBMM Başkanvekili Celal Adan tarafından yazılmış. Kitapta, Orta Asya (Türkistan) ve Kafkas ülkeleri tek tek tanıtılıp, jeopolitik ve jeostratejik önemleri vurgulanmıştır. Kitapta Rusya ve Ukrayna'ya da geniş yer verilmiş olup, bütün bu ülkelerin birbirleri ve Türkiye ile olan ilişkileri ele alınıp, tüm teferruatıyla işlenmiştir. Her ne kadar yazarın çok ayrıntıya girmesi beni zaman zaman sıksa da, genel olarak çok istifade ettiğim bir okuma oldu. Özellikle Orta Doğu ve Türk Dünyası ile ilgili bilgi arayanlar için ideal bir kitap. Bu kitabı okuduktan sonra bölgeyle ilgili daha doğru analizler ve isabetli tesbitler yapacaksınız.
397 sayfa.
Kitaplarından yararlanılan bazı isimler :
Sinan Oğan, Mesut Hakkı Caşın, İdris Bal, Ramazan Gözen, Özcan Yeniçeri, Ersegül Üniver, Ümit Özdağ, Sedat Laçiner, Nejat Tarakçı, Sinan Yıldırmaz, Bülent Aras, Zbigriev Brzezinski...
Yürüyorum…
Vedalaşmadan gitmenin yelkenini içimin şu köşesine minber tayin ederek kaçıyorum buradan. İki yakamı bir araya getiren düğmemi arar iken bacaklarıma inen dermanı selamlamıyorum. Bir durup bakmanın yetim kalmış başını okşayacak bu elleri, yok yere kökünden kesmiş olduğumu bildiğim halde bu yokluğa ampute süsü veriyorum çağa sitem eden
GECENİN UCUNDA
“İnsanın en mutlu zamanı, kurduğu hayallere erişmeden önceki kısa bekleyiştedir.”
Macide küçük yaşta babasını kaybetmiş annesiyle beraber hayata tutunmaya çalışmıştır. Anne tarafı çok zengin olmasına karşı Macide’nin annesine bi faydası yoktu. Bir gün o kıymetli kuşlu kutuyu satıp paraya çevirdiler ve Macide bu parayla İstanbul’a
Dizinin akıcı olması, kitabın konusunun sürükleyici olması hoşuma gidince hemen alıp okumak istedim.
Kitabımızın ana kahramanı Macide o zamanlar otuzlu yaşlarda olduğu için evlilik baskısına uğrayan bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Oysa Macide okumuş, aydın, meslek sahibi bir insandır. Bir gün tatilini İstanbul’da geçirmek için bindiği Ankara-İstanbul treninde Ahmet Işık ile tanışır ve hikâyesi böylece başlar. Ahmet’in ilgisiyle beraber kendisini çok farklı insanların/ortamların içinde buluverir. Ahmet her ne kadar Macide ile ciddi bir ilişkiye başlamayı düşünse de aslında hiç de düşündüğü gibi olmaz çünkü Macide’nin kalbi narsist bir adam için atıyordur. Macide’nin Sıraselviler’de, Çiftehavuzlar’da ve Villa Işık’ta geçirdiği zamanlar birçok merak ettiği yaşamının cevabı oluyor. Macide “Kaymak Tabakası” olarak adlandırdığı Villa Işık’ta yaşanan haksızlıklara, çirkinliklere, gösterişe, görgüsüzlüğe, gizli hesaplara, yalanlara, çıkarlara, oyunlara, aşkı uğruna boyun eğişine ve onlardan biri gibi olmasına yakından şahitlik ediyor.
Tüm bu yaşananlardan, oyunlardan, yalanlardan sonra aşkı uğruna kendisine bile yabancılaşan Macide her şeye rağmen aşkını mı yaşamaya devam edecek yoksa her şeyi, tüm yaşananları arkasında bırakıp kaybettiği eski Macide’yi bulabilmeyi mi seçecek?
496 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Kitaptan çok keyif aldığım söylenemez. Çok uzatılmış. Sonu etkiledi mi evet.En azından narsist bir adamla olmaktansa kendi ayakları üstünde durmayı çok güzel gösteriyor.
Bu en yaralayıcısından, en bayağısından, en tutkulusundan, yanında yöresinde kim varsa dağıtıp savuranından bir aşk romanı. İnsanların menfaatleri, tutkuları, hırsları uğruna ne denli alçalabildiğine dair bir roman. Sayfalar boyu bir kadının zihninde dönüp duran geçmiş, yaşananlar ancak Peride Celal gibi büyük bir yazarın kaleminden dökülürse böyle akıcı ve okurunu satırlara hapseder nitelikte olabilirdi.