Merhaba
Canım Nazan hoca, canım. Tüm kitapların arasındaki en... diye başlayan soru sorsanız kuşkusuz "Nar Ağacı" kitabı olur cevabım. Öyle seviyorum.
Kitap kapağının üzerindeki yazıya dikkat ettiniz mi? "Sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim." yazıyor. Esasen özeti bu cümle olsa dahi hemen kitabımıza dönmek istiyorum. Farklı bölgelerde yaşayan Zehra ve Setterhan arasında geçen aşkı anlatıyor fakat sizinde bir rolünüz var -bence- kitap içerisinde. İşte ben sizi, olay örgünüsü kâh izlerken, kâh hikâyenin peşine düşerken, hissederken gölge olmaya davet ediyorum. Tebrizin çarşılarında dolaşacaksınız. Taht-ı Süleymana varacaksınız. Gölün, yeşil suyuna dokunacaksınız. Balkan harbini göreceksiniz. Bulgar ordusunun geri çekilişini, imparatorluğun son nefesini göreceksiniz. "Seyrediyormuşum gibi hisle okudum" cümlesini kurmayacaksınız. Zira bunu kabul edemem. Gördüm, nefesini hissettim, gözyaşı oldum çünkü ben kitaptaki gölge idim diyeceksiniz.
Acıyı, gurbeti, savaşı, kalmayı, gitmeyi ve gidememenin doğrultusunda neler yaşandığı ve daha nicelerin yaşanacağını anlatırken bir yandan da divan edebiyatından beyitler geliyor. Betimlemeler, uzun cümleler ee birde sevda ve acı duygusuyla içiniz ağlıyor, hıçkırın ziyanı yok efendim.
Sustum ben.
Feyizli okumalar.
Nahif kalın.
..
Sizenot: "hemi derdem, hemi dağem, hemi suzem..." Yangınlar koparken onun içinde. Gölge olan ben dişlerimi sıkmıştım okurken.
Kendimenot: yorgunum Zehra kadar, yorgunum Settarhan kadar.
Sizenot2: kitap hızla akmıyor. Sıkıldım diyerek bırakmayın, sakın!
Kendimenot2: Halbuki, aynı gökyüzünün altındayız. Gidememeler neden?