Batmak üzere olan bir adada yaşayan Kuklacı, hasta babasına bakmaktadır. Annesinin şaibeli ölümünden babasını sorumlu tutan Kuklacı için bu durum hiçte kolay olmamaktadır. Üstelik çocukluğunda babasından yediği dayaklar hala belleğindeyken. Bellek, babasını terk etmiş olsa da Kuklacı için capcanlıdır. Kitapta hep bir hesaplaşma var, kendi icinde ve cevap veremese de babası ile.
Kuklacı bir gün sızar. Ve uyandığında yeni ve daha güzel bir ada bulduğunu idea eder. Lakin tahtadan kendi yaptığı protez bacağı ile o kadar mesafeyi yüzüğünü kimseye inandıramaz. Üstelik yaşadığı Ütopik ülkede yüzmek, yok yere umut etmek yasaktır cezası da idamdır.
Tesadüfen tanıştığı cüce kadının yaşamak icin tek kurtuluş yeni bir adaya gitme olunca Kuklacıya inanır.
Kuklacı, cüce kadına aşık olunca onun kuklasını yapar ve her yere beraberinde götürür.
Kuklacı,duygu durumları çok güzel analiz eden bir kitap. Uzvu eksik olan bir insanın duygu durumunu, çocukluğunda hem kendisinin hemde annesinin şiddet görmesine rağmen hasta babasına bakarken hissettikleri, dışlanmış bir kadına aşkı, her şeye rağmen bir umuda tutunması, onun için çabalaması, uyuyan bir halkın gerçekleri anlamaları için yaptıkları... Emre Timur, yine kalemini konuşturmuş çok yönlü bir roman yazmış.