Merhaba. Ayın bir diğer okuduğum kitabı Agota Kristof'un Okumaz Yazmaz'ı oldu.
Otobiyografi ve anlatı türünde 41 sayfalık kısa bir eserdir. Diğer öykü kitabını nasıl eksik bulduysam bu kitabını o kadar tatmin edici bulduğumu söylemeliyim.
Yazarın kendi hayatından izler taşır. Macaristan da yaşadığı zorlukları, yoksunlukları bir kadın karakter üzerinden anlatan yazar, savaş yüzünden kendi toprağından ve dilinden ayrı kalan insanların yaşadığı sıkıntılara yer vermiş eserde.
Aynı kendisi gibi savaştan kocası ve çocuğu ile birlikte kaçan kadının sabırla azimli dik duruşunu görürüz.
Böyle ağır bir hayatı yüklenen kadının tek tesellisi okumak ve yazmaktır. Ve bunu layıkıyla başarmak için elinden geleni yapmaya devam eder. Hayatını kendi elleriyle değiştirmeyi başarır ama bu meydan okuma elbette her daim sürecektir.
#kitapalıntıları :
~Buraya gelirken bir şeyler bekliyorduk. Beklediğimiz neydi bilmiyorduk ama kesinlikle bu değildi: bu kasvetli işgünleri, bu sessiz akşamlar, bu değişime kapalı, sürprizsiz, umutsuz, donuk hayat.
~Öncelikle yazmak gerekir, elbette. Sonra da yazmaya devam etmek. Kimsenin umurunda değilken bile. Kimsenin asla umurunda olmayacağı duygusuna kapılırken bile. Yazılmış kâğıtlar çekmecelerde birikirken ve diğerleri yazılırken unutulurken bile.
~Bu dili ben seçmedim. Kader, rastlantılar; koşullar dayattı onu bana.
Fransızca yazmak, mecburum buna. Bu bir meydan okuma.
Okuma yazma bilmeyen birisinin meydan okuması.