Sessiz çığlıklarımız var bizim...Her ne kadar dışarıya vuramasakta mesajlarını verdiğimiz,sinyaller gönderdiğimiz ve biz de bireyiz bizim de ihtiyaçlarımız var dediğimiz...
Peki çocukların sessiz çığlıklarını kaç ebeveyn duyuyor ve eyleme geçiyor acaba...Kimbilir...
Benim ebeveynim, benim sesimi duymayı hep reddetti.Annem hep kağıt oyununda,babamın da odasında kitaplarıyla geçirdiği bir ömürleri var. Babam hep iyimserken annem hep kendini ceza zamanlarında varlığını gösteren,stresli,negatif,sürekli evde kasırga yaşatan bir karakter...Böyle bir ailede büyüyen bir tek ben değilmişim.Çevrem deki bütün arkadaşlarım yaralı...Hepsinin kapanmayan yaraları var ve her seferin de kanayan asla kabuk bağlanmasına izin verilmeyen yaralar bunlar...
Ailelerimizde dinlenmeyen sözümün geçmediğini düşündüğümüz,ruhumuza dokunulmadığını düşündüğümüz bir hayatın içinde en ufak bir macera sokaktan eve girmemizi engelliyor tabii.Çareyi sokaklarda arkadaşlarla geçirdiğimiz vakitlerde arıyoruz.Belki mutluluk ve huzurdur aradığımız kimbilir...
Ben sadece kendi ailemi örnek vermeye çalıştım size.. Arkadaşlarımın yaşadıkları çok daha acı...Eğer anne,baba iseniz bu hikayeyi öğrenmek adına satırlara davet ediyorum sizi...
Ve sesime kulak vermenizi istiyorum.Diyorum ki anne,baba özelliğini taşıdığına inanıyorsan çocuklarına huzurlu ve mutlu bir gelecek vaadedebiliyorsan doğur çocuğunu...Çocuğunu dünyaya getirmek en kolayı çünkü...En zor olanı onu hayata kazandırmak.Erdemli,ahlaklı,saygılı ve sevgili bir bireyin hayatta nefes alması çok daha önemli....
Sevgiler.