Latin Amerika edebiyatının önemli isimlerinden Juan Rulfo’nun eseri Pedro Paramo, İspanyolcada yazılmış Don Kişot’tan sonra en büyük yapıt olarak kabul ediliyor.
Roman, annesinin vasiyeti üzerine babasını aramak için yollara düşen Juan Preciado’nun Comala’ya yolculuğuyla başlıyor. Comala aslında terk edilmiş, kimsenin yaşamadığı, büyülü, her yerden farklı seslerin yükseldiği, ruhani varlıkların dolaştığı bir yer. Juan’ın Comala’da yaşadıkların, karşılaştıklarının hikayesini okurken buna paralel olarak Pedro Paramo’nun da yaşamını okuyoruz.
Arka planda da dönemin Meksikası gözlerinizde canlanıyor. Ahlaki çöküş, yoksulluk, şiddet, kilisenin zengine yanlı duruşu, yasasızlık gibi temalarda metinde işlenmiş.
Geçmişle gelecek, gerçekle düş, ölüm ile yaşam, canlılar ile ruhani varlıklar iç içe geçmiş durumda. Büyülü gerçekçi romanları sevenler için müthiş bir anlatı ancak daha önce büyülü gerçekçilik okumadıysanız takip etmek zor olabilir. Pedro Paramo, Marquez’e ve birçok yazara ilham olmuş yalın anlatımlı, çok katmanlı, büyülü bir metin