"Âvâzeyi bu ‘âleme Dâvûd gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş."
Gazelin bu bölümünde hoş sadâ yerine içten kahkaha olmalıydı. Sevdiklerinden duydukça mutluluk veren ve onları en güzel halleriyle hatırlatan içten kahkahalarıdır.
"Onu ilk kez, 22 yaşındaki haliyle çekilmiş,altın ve fildişi çerçeveli küçük bir fotoğrafta gördüm. Oldukça narin ve güzel bir kızdı. Sanki karşımda hem kadın hem de küçük bir kız vardı."
Mark Twain
Parasız Yatılı
Füruzan, Sevgi Soysal, Tezer Özlü ve Latife Tekin okurken çok zorlanıyorum. (Adalet Ağaoğlu'nu da bu yazarlar arasında sayabilirdim ama en azından onu okurken anlayabiliyorum ve keyif alabiliyorum.) Nasıl oluyorsa anlatım biçimleri aynı geliyor bana. Bu anlatım biçiminin en güzel ifadesi Füruzan'ın Parasız Yatılı kitabının arka kapağında yazısı olan Fransız bir okur tarafından yapılmış. Şöyle demiş okur " Çok sesli muhteşem bir iç anlatım... sözü birbirlerine veren iç sesler. Çok zor bir şey bunu yapabilmek. Hem yer hem zaman atlıyoruz, bir sesten bir sese. Sürekli bir hareket, seslerde ve anlatılarda"
Okurun bahsettiği bu anlatım biçimi benim için çok yorucu, neyin niye anlatıldığını anlamaya çalışmak okuma keyfimi bozuyor.
Şu kibirli bakışları fırlatmaktan vazgeç.
Çayırları kemiren kırağı gibi, güzelliğini lekeliyor onlar,
Kasırgaların güzel goncaları savurduğu gibi,
Senin şanını mahvediyor, sana hiç yakışmıyor.