Aziz Nesin, edebiyatımızda yazdığı kara mizah türündeki eserleriyle tanınan bir yazardır. Eserlerinde gerçekleri bütün çıplaklığıyla gözler önüne serer. Bu kitabında da bu tarzını sürdürdüğünü görebiliyoruz. Kitabın ismi olan surname kendisinin de eserinde belirttiği gibi Osmanlı dönemine ait bir edebi türdür ve evlenme, düğün dernek, sünnet gibi sevinçli olaylar dolayısıyla renkli törenleri, şölenleri anlatır. Oysa kitap berber Hayri isimli birinin asılması ve cezaevinde yaşanan olayları anlatır. Bu olayları anlatırken ise detayları açık bir şekilde vermekten kaçınmamaktadır. Bu zaten Aziz Nesin’in tarzında görülebilecek olağan bir durumdur.
Bu tarzı ve Aziz Nesin’i daha önce okumamış olan kişiler kesinlikle bu tarzda tanışmalı. Ancak kitabı Aziz Nesin kitapları özelinde değerlendirecek olursam Adamı Zorla Deli Ederler ya da Zübük gibi eserlerinin daha başarılı olduğunu söyleyebilirim.
Son olarak bana kalırsa kitabı en iyi özetleyecek tümce şu olabilir:
“Sonsuz değişime inanıyorum ben, dedi, her şey ama her şey durmadan değişiyor.
Ben de değiştim, değişiyorum da… Dört yıl önce çok ağır suç işlemiştim, suçluydum. Ama dört yılda o denli çok değiştim ki, başka bir Hayri oldum, başka insan oldum. O suçu işleyen insan ben değilim artık. Siz, suçlu diye bambaşka bir Hayri’yi asıyorsunuz, tam bambaşka bir insan olduğum zaman…”