272 syf.
·
Not rated
·
Read in 11 hours
İsmine münhasır bir roman okudum ;))) Senaryo misali yazımına karşı, film izlercesine başarılıydı. Sadece bir günde okudum, o kadar sürükledi beni... Yüzyıllar öncesinde İbn-i Sina'nın şahit olduğu oldukça rahatsız edici bir karabasan olayıyla başlayan kitap, günümüzde Selçuk, eşi Şadiye ve kızı Damla ile devam eden bir lanete dönüşüyor. İbn-i Sina ve yardımcı olmaya çalıştığı gencin hikayesi bir yerde bitiyor, hikayenin sonunda 'gerçek son' nedir öğrenemiyoruz. Sonrasında kitap günümüze geçiş yapıyor... Elbette romandaki her şey Selçuk'un bir gece gördüğü gerçeklik boyutu çok yüksek olan bir rüya, akabinde rüyanın kabusa dönüşmesiyle başlıyor. Böylece karabasan ekibi Selçuk'tan tutun da tüm ailesine hatta kızının okul müdiresi ve esnaf arkadaşına kadar musallat olup, kötülüklerini yayıyor. Korku kitabı budur bence ;) Korkutur, sinir eder, mantığa ya da mantıksızlığa baktırmaz, sizi kendine esir eder.  Her değişen sayfada gerilimi yükselir, düşer, sonra zirve yapar, nihayetinde o kitap elden düşmez. Tüm pazarımı bu kitaba harcadım. Hiç de pişman değilim ;) Birazcık *spoiler gibi olacak ama bir Haliç ve deniz kısmı vardı, resmen cümleler gözümün önünde film şeridine döndü. Karakterle birlikteydim sanki, çok başarılıydı. Tabii kitabın korku ögelerinin tamamını kabuslar ve cinler kapsıyor, klasik Türk korku zihniyetini yansıtıyor fakat iyi miydi? Ehh Büyü gibi izlerken insanı çıldırtan, deliye döndüren bir filmin senaristinden böylesi bir kitap çıkmış, iyi olmaz mı? Çok iyiydi. Bir de Türk yazarlardan sağlam bir hayalet hikayesi yakalarsam harika olacak ;))))
Karabasan
KarabasanŞafak Güçlü · Hiç Yayınları · 201562 okunma
Kuşkusuz bedenin yaratılışı büsbütün saçma ve anlamsız değildi.Ruhla birleştirlmesi amaçsız ve gereksiz olamazdı.
Reklam
İbn-i Sina der ki; "Şüphe hastalıkların yarısıdır. İyimser olmak, olumlu düşünmek ilaçların yarısıdır. Sabır ise şifanın ilk adımıdır.
Bu dünya ile öte dünya, iki kuma gibidir. Hangisinin gönlünü yapsan diğerini gücendirmiş olursun.
İbn Sînâ ve okulunun tanımladığı biçimiyle insan "düşünen canlı"dır (hayvân-ı nâtık); canlı olmak insanı tümüyle tabiata ait kılarken, düşünmek, farklılığına işaret eder.
Medeniyet "Söyle Hele! Ne Kadar Geriye"
Ahmed Beyatlı Bey anlatıyor; "Akşam yemeğinde dâvetlilerden birisi bana döndü ve alay edercesine şöyle dedi: – Sözlerinden anladığım kadarıyla şeriat hükümlerini tatbik etmek ve bizi geriye götürmek istiyorsun... Öyle mi? Ona soruyla cevap verdim: – "Geriye" deyince, nasıl yani?  Yüz yıl önceki hâlimizi mi
Reklam
Akıllar Nazariyesi
İslâm felsefesinin kurucuları sayılan Farabi ve İbn Sina kainatın yaratılışını akıllar (veya feyz ve sudur) nazariyesi ile izah ederler. Buna göre varlığı zaruri olan İlk'in (Allah) kendi zatını akletmesinden birinci akıl südur etmiş. Birinci akıl bir nevi melek olup madde ve cisimden münezzehtir; ikinci akıl varlık sayılır. İkinci varlığın İlk'i akletmesinden ikinci akıl, ondan da üçüncü akıl südur edip akıllar, başka bir deyişle, melekler zinciri devam eder. Nihayet on akıl meydana gelir. İkinci akıldan itibaren her bir aklın yanında bir de felek oluşur. Böylece on akıl, dokuz felek vücut bulur. Onuncu aklın adı faal akıl'dır ki Cebrail'e tekabül eder. Gerek bu akıllar, gerek felekler semavî ve ulvî varlıklardır. Madde dünyası bunlardan sonra başlar.
"Bilgisizliğin en kötüsüne , kendini bilmemeye düştük."
Sayfa 65
Hay, evreni başlangıçsız varsaydığında da, sonradan olma, yaratılmış varsaydığında da ulaştığı sonuçlar aynı olmuştu. Evrenin başlangıçsız ya da yaratılmış oluşu konusundaki kuşku ve ikircimi ulaştığı sonucu etkilemiyordu. Her iki durumda da cisim olmayan, ne cisme bitişik, ne ondan ayrı, ne cismin içinde, ne onun dışında olan bir Özne'nin varlığının zorunluluğu kesinlik kazanıyordu. O'na cisimden ayrı demek, cismin içinde olduğunu söylemek kadar anlamsızdır. Çünkü bitişiklik, ayrılık, içte ya da dışta bulunmak hep cisimlere özgü durumlardır. Söz konusu Özne, Yaratıcı ise bütün bu durumların üstündedir
Sayfa 116 - Yapı Kredi Yayınları, Beşinci Baskı Eylül 2004 [ISBN: 975-363-475-7]Kitabı okuyor
BARBAROS'tan DÜŞMAN! Olursa ne olur? İlk yurtdışı seyahatimi gençlik yıllarımda Tunus'a yaptım. Roma İmparatorluğu'na kafa tutan Kartaca şehir devleti ve dünyaca ünlü beyaz kumsalları inanılmazdı. Allah'ın Lütf'u kumsaldaki her bir kum taneciği tuz misali bembeyazdı. Tunus sokaklarında âvâre, meraklı bir turist olarak
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.