"Canımın içi, gözümün ışığı yavrum," diye seven; yüzüne gözüne tekrar tekrar dikkatle bakarak bir daha öpen, bir daha sıkan; dünya gözüyle sağ salim tekrar gördüğünden dolayı dağlar kadar memnun olduğunu, kısaca pek ince annelik duygularını, pek coşkun sevinç duygularını pek kaba bir dille tamamıyla anlatan bu kadına karşı hüzünlü, üzgün, acı çeken bir çocuk kalbi kayıtsız kalabilir mi? ... "Canım, ciğerim, yavrum," dense; korkutucu bir uçurumun dibindeki bu köyden, bu çürümüş, karanlık evden kaçmak, kurtulmak istediği zamanlarda anne kollarıyla sarılsa; ümitsizlik ve nefret duyguları coştukça üzerine böyle sihirli gözyaşları dökülse kendisini bu kadar yalnız bulmaz, ümitsizlik ve bıkkınlığa bu kadar süratle kendini teslim etmezdi...
Ayrılık
Sevdiğim, kemençede titretiyorken yayı, Bülbül sustu, unuttu o eski ağlamayı. Öyle sandım ki gökte kızıllık sardı ayı, Sevdiğim, kemençede inletiyorken yayı... Ağaçların dalları saygılarla eğildi, İçimden çarpıntıyı, gözümden yaşı sildi, Böceklerin sesleri birdenbire kesildi, Sevdiğim, kemençede söyletiyorken yayı... Ayın on dördü gökte yavaşça
Reklam
"Kendinden geçmenin ve sapıtmanın Musa'lardan gelen bir üçüncü çeşidi vardı. Bu, ince ve temiz bir ruhu ele geçirdi mi onu uyandırır, önüne katar ve eskilerin gördüğü sayısız büyük işleri lirik veya başka cinsten şiirlerde coşkun bir dille anlatarak, gelecek nesillerin eğitimini sağlar. Biri, sadece nazımda ustalığın iyi bir şair olmaya yettiğini sanıp Musa'lardan gelen sapıtmayı içinde duymaksızın şiir kapısına yanaşmaya cesaret ederse, ancak yarım yamalak şair olabilir : çünkü ilhamlı bir insanın vücuda getirdiği şiir, daima, heyecansız bir insanınkini gölgede bırakır…
176 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Sözün darasını, kabasını alıp da söyleyecek olursak; şiirlerde anlam (içerik) daha belirgin ve sarih bir şekilde kendisini hissettiriyor. Zannedersem şair, daha çok yalnızlıklarını baş ucuna koyarak şiirlerine kalem olmuş gözüküyor. Şair; şehrine, anneye, çocuklara, yâre duyduğu sevgiyi aşkı duygulu bir şekilde, ustalıkla işlediğini görüyoruz. Bu şiirlerde; yaşanılan dönemin ve vakitlenilen yer olan Erzurum’un ruh ve mana mefhumu da işlenmektedir. Başka bir ifade ile şairin yaşadıklarının kalemle buluşması ve bir dönemin şehir okuması şeklinde görmemizi sağlıyor. Şiirlerden anlaşıldığı kadarıyla ince ve narin bir yürektedir şair. Başka bir ifade ile şairin yüreği aşka, sevgiliye yeğin akıyor. Uzunca bir dönem içerisinde, kendi yalnızlığıyla yüreğine ve ruhuna sokularak şiirlerini yazmaktadır şair. Tavsiye ederim. İyi okumalar. İlkay Coşkun
Sesleniş
Seslenişİsmail Bingöl · Bilge Kültür Sanat · 20241 okunma
Gazi
“ Gördüğüm fotoğraflara göre biraz şişman, biraz yorgun, biraz hatları kalınlaşmış bir vücutla karşılaşacağımı zannederken, kapıdan bir ışık dalgası halinde giren yoğunlaştırılmış kuvvet ve hayat belirmesiyle gözlerim kamaştı: gözbebekleri en garip ve esrarengiz madenlerden yapılmış bir çift gözün, mavi sarı, yeşil ışıklarla aydınlandığı asabi bir çehre… yüzde, alında, ellerde bir sağlık ve bahar rengi… Muntazam taranmış, noksansız, sarı, genç saçlar… Bütün Zemberekleri çelikten, ince, yumuşak, toplu, gerilmiş, genç ve taze bir metabolizma. Altı yüz senelik bir devri bir anda ihtiyarlatan adamın çevresi, eski ilahlarınki gibi, iğrenç yaşın hiçbir izini taşımıyor. Alevden coşkun bir nehir halinde, köhne tarihin bütün enkazını süpüren ve yeni bir alemin meydana gelmesine yol açan fikirler kaynağı başı, bir yanardağ zirvesi gibi taşıdığı ateşe kayıtsız, mavi gök altında, sessiz ve gülümseyerek duruyor. Kendi yarattığı şimşekli bulutlardan, fırtınalardan ve etrafına döktü feyizli çağlayanlardan tek üzgün olmayan, meğer onun genç başı imiş!”
Türkçülüğe ve Atsız'a karşı olanlar, 1944 Irkçılık-Turancılık Davası'nı da hâlâ unutmamışlardı. Davayı unutturmamaya ve daima taze tutmaya çalışıyorlardı. Daha Atsız'ın öğretmenliğe iade edilmesi ve Orkun'da yazmaya başlaması ile harekete geçilmiş ve yeniden aleyhinde yazılar yazılmaya, davalar açılmaya başlanmıştı. Akşam
Reklam
Türkçülüğe ve Atsız'a karşı olanlar, 1944 Irkçılık-Turancılık Davası'nı da hâlâ unutmamışlardı. Davayı unutturmamaya ve daima taze tutmaya çalışıyorlardı. Daha Atsız'ın öğretmenliğe iade edilmesi ve Orkun'da yazmaya başlaması ile harekete geçilmiş ve yeniden aleyhinde yazılar yazılmaya, davalar açılmaya başlanmıştı. Akşam
TARİHLER VE OLAYLAR (1950-1960) 02 Nisan 1950: Milliyetçiler Federasyonu kuruluyor. 14 Mayıs 1950: Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının sonu. Seçimi Demokrat Parti kazanıyor. 21 Eylül 1950: Atsız, Haydarpaşa Lisesi edebiyat öğretmenliğine tayin ediliyor. 04 Ekim 1950: Türkçüler Yardımlaşma Derneği'nin kuruluşu. Başkan: Nihâl Atsız. 06
99 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 2 hours
Asıl öykü" ile ilgilenmeyen bir anlatıcı ve yetişkinliğe varmayan bir çocukluğun öyküleri... Aynı soyadının önünde toplanmış beş kişinin belirip kaybolan dünyası... Bu dünyada "hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi degil, her sey hatırlandığı gibi! Barış Bıçakçı, bu kitabında çok zor bir işe kalkışıyor Çocukluğun sihirli dünyasına giriyor. Ve ustalıkla geliyor bu işin üstesinden. Çocukluk halini, çocuk duyarlılığını has edebiyatla anlatan ince, kırılgan hikâyeler kuruyor. Yepyeni bir şey bu. Türkçe edebiyatta kimse çocukluğu böyle anlatmamıştı..
Aramızdaki En Kısa Mesafe
Aramızdaki En Kısa MesafeBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20203,419 okunma
Memed ahhh ince memed
İnce Memed 4
İnce Memed 4
Elinde bir meşale ile hayat yolculuğunda karanlığı aydınlatan cevherler iyi ki iyi ki var. Hikayeler yaşanmış, yaşanıyor ve yaşanmaya da hep devam edecek. Seride geçenler şüphesiz çarpıcı, sarsıcı ve süregelen acı gerçekler. Ama ben böylesi akıp giden, dahil eden, hissettiren aktarma şekline hayranım hastayım tutkunum yahu. dört Koca kitap aktı gitti bitti nasıl bitti nasil geçti anlamadım. devamı olsun istedim diledim umdum olamayacağını bile bile. meçhuller, yarım kalanlar fazlasıyla çoktu zira. Kafamda hepsini kendimce devam ettiriyorum hala ama kıymetli yazar gibi coşkun bir şelale misali akıtmak ne mümkün. Keşke diye geçiriyorum içimden geri gelse sevgili yaşar kemal, reenkarnasyona inanmak istiyorum. Geri gelse de devamını yazsa. O yazsa biz okusak. Sabırsız çocuklar gibi bir diğerini beklesek...
591 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.