1944'te Tevetoğlu'nu sorgulayan İstanbul Emniyet Müdürü Ahmet Demir ile Askerî hâkim Yüzbaşı Kâzım Alöç'ün “Ya sana Atatürk aleyhinde yaptığı konuşmalar ve telkinler hususunda ne dersin?" şeklindeki sorularına Fethi Tevetoğlu'nun verdiği cevap da bu hususu doğrular. "Bu iddianız tamamen asılsız ve köksüzdür. Atsız'ın bana Atatürk aleyhinde bir söz söylediğini, benim Atatürk'e olan sevgi ve saygımı tenkit ettiğini hiç hatırlamıyorum. Benim bildiğim O, Milli Mücadele'nin başbuğu, Türklüğü kurtaran Mustafa Kemal'i daima takdirle anmış, saymış ve sevmiştir. 1933'de Çanakkale Şehitliklerini ziyaretimizde Anafartalar'da. Saros Körfezi'nde hep O'nun üstün kahramanlığını övdüğünü hatırlıyorum. Atsız, yalnız Atatürk'ün çevresini sarmış dalkavuklardan nefret ederdi." (Tevetoğlu, Şubat 1989: 14).
İstanbul'un Fethi'ne özel *20-31* Mayıs günleri arasında; 👉 Tarih kitaplarımızda *%40* indirim! 👉 1453 Fetih Kitaplığı Seti'nde *%45* indirim! 👉 Seti alan herkese Fatih Sultan Mehmet Han isimli çizgi romanda *%50* indirim fırsatı sizleri bekliyor. Detaylı bilgi web sitemizde ve Çamlıca Kitap mağazalarımızda. Keyifli ve bol istifadeli okumalar dileriz. camlicakitap.com
Reklam
İstanbul'un nüfusu, Osmanlı fethinden önce otuz-kırk bin dolaylarına düşmüş­tü. Fetihten sonra Fatih, İslam hukukuna göre askerlerinin kenti yağmalamasını, gö­nüllü teslim olmadığı için, engelleyememiş; ancak gelecekteki başkentini olabildiğin­ce az zarar görmüş durumda ele geçirmek istemiştir. Fethi izleyen yıllarda da İstanbul'u
Sayfa 168 - PdfKitabı okudu
İstanbul'un Fethi
Gemilerin karadan yürütülmesi tarihi gerçektir; yürütülüyor. Çok açık kaynaklar var zaten bununla ilgili. Ama bu, bir anda karar verilmiş bir harekât değil. Ancak gemilerin yürütülmesinin fetihte kilit rolü yoktur. Manevi tarafı kuvvetlidir. Karşı tarafı manevi olarak yıkar...
Sayfa 124Kitabı okudu
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Hristiyanlardan yedi yüz yıl önce din reformu yaparız, Japonlardan yetmiş yıl önce Batı üstünlüğü karşısında varlığımızı kurtarnak için gözümüzü açarız; İstanbul'un fethi yıllarında Batı'yı içinden çıkardığımız Orta Çağ karanlığına kendimiz girer, üç silahlı gemiye boyun eğen Japonya'yı kırk yıl içinde büyük devlet yapan uyanış, bizi bilakis Batı önünde büsbütün çöküp dağılma yoluna götürür.
Reklam
Deli Kurt'ta Zaman ve Tarih: Deli Kurt, 1403 yılının sonlarında başlar; bazı atlamalarla, 1444 Kasım'ının ortalarında biter. Eserin başlarındaki "Deli Kurt” başlıklı bölüme kadar (s. 32) 185 geriye dönüşlerle İsa Bey ile Çakır arasındaki ilişkiler anlatılır. "Aradan on yıl geçti." cümlesiyle başlayan "Deli Kurt”
İstanbul'un fethi büyük bir olaydır. Bu sadece Türkler'in milliyetçi tarih şuuru açısından dolayı böyle değerlendirilen bir olay değildir. Maalesef üzerinde yeterince durulmuyor. İstanbul'un fethi ateşli silahların ve modern askerî tekniklerin kullanıldığı Rönesans tipi bir savaşın doruğundaki bir olaydır.
SANAT ADAMI ATSIZ RUHLARA İŞLEYEN ŞİİR. Atsız'ın sanat hayatı şiirle başlar. Biz de onun şiiriyle başlayalım.
500 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 6 days
Konuyu mu anlatsam yoksa inceleme mi yapsam, inanın bilemiyorum. Hangi taraftan bakarsam bakarayım, net olan bir şey var; muazzam bir kurgu! Bununla birlikte, kesinlikle baştan ele alınıp düzenlenmesi ve benim gördüğüm güzellikleri başkalarının da görebilmesi için anlaşılması kolay hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira bir tarih polisiye iç içe olmasının yanında farklı şeyler de var bu hikayede. Yani anlayacağınız sadece macera dolu bir kitap diye bakmak çok ayıp olur. Ve böyle iyi bir hikayenin heder olmasına da gönül razı olmaz. Şimdi gelelim hikayeye. 3 farklı zaman işlenilmiş lakin geçmiş zamanlar bir mektup şeklinde yansıtılmış. Olaylar aslında şimdiki zamanda gerçekleşiyor ama İstanbul'un eski tarihleriyle alakalı gerçekleşiyor. Costantinapolis ve Fatih'in fethi sonrasi dönemlerde yaşamış biri köle diğeri köle ve pek çok şeyin tuccarinin yazdığı mektuplar var. Tabii ancak sonlara doğru iki farklı dönemin ilişkisini anlayabiliyoruz. Günümüz kısmı ise, cinayet vakasiyla basliyor ve seri cinayetlere dönüşüyor. Bu cinayetler tarihi yerlerde, tarihi simgelerle yapılıyor ki katil koleksiyoncu olarak anılıyor. Peki, bu caninin derdi ne? Neden bilhassa kadınları seçiyor ya da İstanbul'un tarihine bu kadar takıntılı? İşte burada Komser Tuba ve Komser Olcay devreye giriyor ama araştırma görevlisi Asuman'in da büyük katkilariyla. Tüm bu olaylar gerçekten de İstanbul'un kirli geçmişini ortaya çıkarıyor. Ama İstanbul'un asıl sırrını çözebilecekler mi?
The Secret of Constantinapolis
The Secret of ConstantinapolisMustafa Yurttutar · Roman Yayınevi · 20249 okunma
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.