Aşk..
Bir sevgilinin yanağına dokunmak... İşte sevginin en zarif en nezih en berrak görüntüsü...
Sayfa 131Kitabı okudu
"Cennet nedir Kamber Can!" "Sevgilin hüküm sürdüğü kalptir efendim!.. "Peki, cehennem nedir?" "Sevgisiz bir bir kalp cehennemin ta kendisidir!." "Hmm!.. Sevgiye dair bir sır da ben sana söyleyeyim mi? "Elbette!.. Çok isterim!.. "Sevgi, ezelden kanat çırpan bir kuştur; buraya gelmiştir ve ebede uçmaktadır."
Sayfa 309 - Kapı yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
O bana, " Gel kendini ben eyle..! dese feda olurum; çünkü ben ona muhtacım.
Sayfa 302 - Kapı yayınlarıKitabı okuyor
Ezelden şâh-ı aşkın bende-i fermânıyız cânâ Muhabbet mülkünün sultân-ı âli-şânıyız cânâ * Ezelden beri aşk sultanının ferman kuluyuz sevgili Sevgi ülkesinin yüce şanlı sultanlarıyız sevgili
Bâki
390 syf.
·
Not rated
Kitabın konusu şah İsmail ve yavuz sultan selimin Çaldıran savaşı temalı, aşk , Alevilik, şia, 12 imam konularına değinilmiş. Şahın yeğeni Kamber Can’ı hadım ettirmesi… Taçlı Hatun çok sevmesine karşın hiç dokunmaması… Taçlı hatunun ise sevdiği hiç kimseye kavuşamadan gonca gül gibi solması… Yavuz sultan Selim in çok zeki olması ve bunu şiirlerine yansıtarak yazdığı mektuplar… aşk din mezhep konulu bir kitap gönül yarası oldu dokundu gönlümüze
Şah ve Sultan
Şah ve Sultanİskender Pala · Kapı Yayınları · 202332.6k okunma
"Osmanlı hakanları umumiyetle 'Zill Allah fi'l Âlem’ (Allah'ın dünyadaki gölgesi) ünvanını kullanıyor; bir Türkistan şairi Yavuz Sultan Selim Han'a gönderdiği kasidelerinde "Selim Şah, Sâye-ilah" kâfiyeleri ile hitap ediyordu. Bu ünvan, gayri müslim Türk Kağanlarının "Tanrı tarafından gönderilmiştir." veya "Tanrının yeryüzündeki nâibi” ünvanlarına çok yakın bir anlayışı belirtir. "
Sayfa 41
Reklam
Selimî
Hep seninçindir benim dünya gamın çekdiklerim Yoksa ömrüm uarı sensiz neylerim dünyayı ben..
Kapı yayınlarıKitabı okuyor
Selimî
"Merdüm-i dideme bilmem ne füsun etti felek Giryemi kıldı füzün eşkimi hün etti felek Şîrler pençe-i kahrımda olurken lerzân Beni bir gözleri âhüya zebûn etti felek'"
Kapı yayınlarıKitabı okuyor
Şîrler pençe-i kahrımda olurken lerzân Beni bir gözleri âhuya zebûn etti felek
Birkaç gün sonra Sultan bana ordunun para sıkıntısından bahsetti. Bu dert ile çaresizlik içindeydi. O akşam ünlü âlim Şeyh Muhiddin Arabi’nin kitaplarından okuduk. Sultan, onun kabrine gidip ruhu için dua etmek istedi. Şam halkı Şeyh’in kabrini bilmiyorlardı. İki gün bu konu araştırıldı ve tellallar bilenin ödüllendirileceğini halka duyurdular. Kimse çıkmadı. Yalnızca dağda koyun otlatan bir çoban geldi: “Efendim, Kasyun Dağı’nın yamacında bir yer biliyorum; oradan ne koyunların birisi bir ot yer ne de oraya bir hayvan basar. Oranın otları kendi hâlinde büyür ve zamanı gelince de kurur gider. Zannım o ki aradığınız yer orasıdır.” Çobanın tahmini doğru çıktı. Kazılan yerde Şeyh-i Ekber’in cesedi hiç çürümeden durmaktaydı. Sultan onun için bir türbe yaptırdı ve defin işlemini bizzat kendisi takip etti.
Kapı yayınlarıKitabı okuyor
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.