Gönderi

Birkaç gün sonra Sultan bana ordunun para sıkıntısından bahsetti. Bu dert ile çaresizlik içindeydi. O akşam ünlü âlim Şeyh Muhiddin Arabi’nin kitaplarından okuduk. Sultan, onun kabrine gidip ruhu için dua etmek istedi. Şam halkı Şeyh’in kabrini bilmiyorlardı. İki gün bu konu araştırıldı ve tellallar bilenin ödüllendirileceğini halka duyurdular. Kimse çıkmadı. Yalnızca dağda koyun otlatan bir çoban geldi: “Efendim, Kasyun Dağı’nın yamacında bir yer biliyorum; oradan ne koyunların birisi bir ot yer ne de oraya bir hayvan basar. Oranın otları kendi hâlinde büyür ve zamanı gelince de kurur gider. Zannım o ki aradığınız yer orasıdır.” Çobanın tahmini doğru çıktı. Kazılan yerde Şeyh-i Ekber’in cesedi hiç çürümeden durmaktaydı. Sultan onun için bir türbe yaptırdı ve defin işlemini bizzat kendisi takip etti.
Kapı yayınlarıKitabı okudu
·
162 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.