Şam'ın Türk Beği Alptekin işte Bağdat'ta Büveyhî Deylemlilerle çarpışıp mağlûp olunca yanındaki 300 kadar süvâri ile Humus'a gelmiş ve burada bir müddet konakladıktan sonra Şam üzerine yürümüş, başarı sağlayarak halka kendini sevdirmiş ve Abbasî Halifeliği adına hutbe okutarak hâkimiyetini Akdeniz kıyılarına kadar götürmüştür.
Türklerle Farsların araları çok kötü değildi. Çinliler ise Türklerin ezelî düşmanıydı...
Reklam
Hz. Muhammed'in ölümünden sonra İran üzerine Arap saldırılarının arttığını daha evvel söylemiştik. İran'da Sasanîler asırlardan beri devam edegelen yoğun Bizans saldırıları karşısında zaten yeteri kadar bitkin duruma düşmüşlerdi. Bu sebeple Arap-İslâm orduları karşısında fazla takatleri kalmamıştır. Bütün bunların üzerine Sasanî hükümdarı III. Yezdicerd 635'te Kadisiye, 637'de de Celula Meydan Muharebelerinde mağlûb olarak canını Horasan'a, buradan da tazyik görünce Türkistan'a atmıştır. Sasanî Hükümdarı yeni mekânında da barınamayarak Horasan'a inmişse de 657 yılında Merv'de bir suikast sonucu öldürülmüştür. Artık şarkta İslâm ordularının Çin'e ulaşmasıiçin arada tek engel Türkler kalmış oluyordu. Türklerle Farsların araları çok kötü değildi. Çinliler ise Türklerin ezelî düşmanıydı; lâkin onların da kendi aralarında problemler olduğunu biliyoruz.
Kahire ve Şam'da Fatimi-İsmaili görüşün savunucuları olarak bu görüşleri ilmîleştiren Türkleri de sahnede görmekteyiz. Fatimî-İsmaililiğin bir kolu olarak bu döneminde ortaya çıkan "Dürzilik"in "Allah" inancinin Halife el-Hâkim'e dayanmasına karşılık, "peygamberlik" el-Ferganî el-Ahram adlı bir Türk'e aittir. Bir miktar Hıristiyanlıktan da etkilenmiş olan Dürzilik filozofu Ferganî'nin öğrencisi Hamza'nın yazdığı Kitabü'l-Hakayıkve Keşf'ül-Mahcup adlı bugüne kadar ulaşmayan risaleye göre, 10. asır sonlarında “Nusayriler” denilen bugünküSuriye iktidarını elinde bulunduranların Şiî öğretisi de buradan çıkmıştır. Nitekim mezhebin kurucusu Halep gibi bir Türk yurdunda nam salan "Şeyh Bayrak” nâmiyla meşhur olan Hüseyin bin Hâmdân-ı Hasîbî ismindeki zâttır. Onun öğretisi, Şeyh Bayrak'ın Antakya köylüklerindeki hâlife ve müridlerinden Muhammed bin Âliyyü'lCilî ile Meymûn bin Kasımi't-Tabarânî tarafından çevreye yayılmıştır. Bugün Hatay-Samandağı yöresinde yaşayan"Cilliler Âilesi” de kuvvetle muhtemeldir ki bunlardandır.Kaldı ki el-Makrizî'de de geçen “Cilí” (günümüzde bozulmış şekli Cilli) Mavereünnehir'den çıktıktan sonra Kaşgar'a, oradan da Buhârâ-Bağdat macerasından sonra Mısır'a gelen ed-Dezberî el-Cilî, buradan Suriye'ye elHâkim tarafından gönderilmiştir.
Milâdî 11. asrın başlarında artık Bağdat Abbasî Halifeliği tam anlamıyla Türklerin eline geçmeye başlamıştı. Burada Deylemli Şii Büveyhoğulları ile olan anlaşmazlıklar ve Türklerin bazen de kendi aralarında vuku bulan çekişmelerden dolayı Mısır, Filistin, Hicaz ve Suriye bölgelerine gönüllü göçler hemen buralara iskân ediliyorlardı. Halife el-Aziz'den sonra el-Hâkim döneminde âdetaTürklere yer vermek için Sünnî Abbasî Halifeleri ile yarışılıyordu. Milâdî 1000 yılı itibariyle, İslâmiyet'in birbirine zıt iki kutbu olan Sünnî Abbasîler ile Şiî Fatimîler fiilen Türkler hâkimiyetine geçmeye başlıyordu. Fatimî Devleti bünyesinde kurucu unsur “Mağribîler" (Kuzey Afrikalılar) ile Türk unsurlar arasında özellikle Kahire'de büyük çapl ıhâkimiyet mücadeleleri olmuştur. Şiî Büvehî Deylemlilerde bu mücadelelerde teşkil edilen "Meşârika" yani doğu grubu olarak Türklerle birlikte hareket etmişlerdir. Bu durumda “Mağribí-Meşárika” grupları arasında rekabetlebaşlayıp evvela hoşnutsuzluğa, sonra sıcak çatışmalara kadar dönüşen eylemlerde Halife el-Hakim Türklerin tarafını tutmuş ve onlara devlet organlarında destek sağlayarak yükselmelerini sağlamıştır. Daha sonra et-Tavil et-Türkî, el-Ferganî el-Ahram gibi âlim, komutan ve idareciler elHâkim döneminin (996-1021) söz sahibi ve kudretli şahsiyetleri olmuşlardır.
Fustat'ta bulunan ilmiye mesleğine mensup bazı şahsiyetlerin Şiîlikten ilham alarak kuvvetli şiirler ve nesirler ortaya koyduklarını ileriki Memlûklu yıllarında Kaygusuz Abdal örneğinden anlamaktayız.Bu zat tıpkı Sarı Saltuk gibi Anadolu Bektaşî dergâhından görevlendirilerek buraya gönderilmiş ve Mısır'da dâima Türklük duygularının ayakta kalmasını sağlamıştır.
Reklam
480 öğeden 241 ile 250 arasındakiler gösteriliyor.