RafahOnFire
Derler ki, bize ne Derler ki, böyle yapmasalardı Derler ki, şu haklı ama.. Derler ki, biz ne yapabiliriz Derler ki, siz bir avuçsunuz Derler ki, derler ki, Derler ki.. körler kardeşim körler! körlük potolojileri olmuş, herkese salgınlarını enfekte ve enjekte etme peşindeler, kendi gibi olmayanlara tahammülleri yok, hakikati hangi safta olduğuna göre mevzilendirirler, bizi eleştirir hor görürler ama beğenmediklerinin yerine yaptıkları hatta dedikleri diyebilecekleri bir şey  bile yok.. Ama burada coğrafyaların, milletlerin, dinlerin de ötesinde insaniliğe dair ne varsa yok edilmiyor muydu.. Çiğnenen, yakılan, paramparça edilen sadece bebekler babalar anneleri.. canlar iffetler miydi, hayata anlam katan, hayatı katlanır kılan her şey yağmalanmıyor mu? İnsanı, insan kilan ne varsa talan edilmiyor muydu.. Binbir tonluk bombalar sadece düştüğü yeri sadece o anı mı yok ediyor, bu ateşin sana, bana, asyaya, avrupaya; bu güne, yarına geleceğe vahşi bir avazı olmayacak mı ? gergef gibi işlenen bu mevzide her insanın önce kendine sonra tüm insanlık için varlık ve varoloşumuzun kadim mirası adına  bu yağmaya karşı tavrını, duruşunu, safını, mücadelesini ortaya koyması gerekiyor. Hedef gazze değil, hedef sensin, senin  özgürlüğün, senin insani değerlerin, senin aklın ve ruhun İşgal edilen senin geleceğindir..
Alman hakîmi Nietzsche de Giraudoux gibi düşünmüyor muydu? Bu filozofa göre milletleri birbirine düşman yapan yegâne kuvvet "tarih"tir.
Sayfa 131Kitabı okudu
Reklam
Bize göre kazanılan her bilgi, ondan önce gelmiş olan bir bilgi sebebiyle kazanılır, elde edilir. Zira bilgi; tasavvur veya tasdiktir.
Sayfa 332Kitabı okudu
Fakat ipekler ve boyalar, ruhun eksikliklerini bilmem ki nasıl telafi edebilir?
Sayfa 122Kitabı okudu
Elimizde notalardan oluşan bir sayfalık kağıt olduğunu düşünelim , bu kağıda baktığımızda yalnızca nota görürüz ve bize bir şey ifade etmez ancak bir müzik aletinin başına geçip kağıttaki notaları çalmaya başladığımızda, başta anlamsız gelen o kağıt bizimle konuşmaya başlar ve bir şeyler anlatır , böylece anlamaya başlarız . Dünyanın neresine gidersek gidelim içinde nota yazılı olan kağıt her yerde geçerli olacaktır. Çünkü ses evrenseldir, kağıtta yazılanlar dile , dine , ırka göre değişmeyecek ve hepimize aynı şeyi söyleyecektir. Kur’an, tıpkı nota yazılı kağıtta olduğu gibi dili frekans olan evrensel bilgi barındırır .
RAQUEL Benimle evlenmen mi? Ama bunun ne anlamı var pisipisiciğim!.. Ne için? Kilisede ve medeni yasaya göre evlenmemiz neye yarar ki? Din dersinde bize öğrettik­lerine göre evlilik, evlilerin evlendikleri için Tanrıya şükretmeleri ve Onun adına çocuk yetiştirmeleri için oluşturulmuş bir kurumdur. Evlenmemiz mi? Tamam evlendik! Şükür mü edeceğiz? Ah pisipisiciğim! -ve bunu söylerken sağ elinin ince ve sivri beş parmağını burnuna götürüyordu- artık ne sana ne bana kutsama duası yapılır. Tanrı adına çocuk yetiştirmek!.. Tanrı adına çocuklar yetiştirmek!
Sayfa 14 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Modern Klasikler Dizisi - 11, İspanyolca aslından çeviren: Yıldız Ersoy CanpolatKitabı okuyor
Reklam
Başımıza gelen her şey, konuştuğumuz ya da bize anlatılan her şey, gözümüzle gördüklerimiz ya da kulağımızla dinlediklerimiz, tanık olduğumuz (dolayısıyla, biraz da sorumlusu olduğumuz) her şeyin bizim dışımızda bir alıcısı olmalıdır, ve o alıcıyı olup bitenlere ya bize anlatılanlara ya da kendi söylediklerimize göre seçeriz. Her şey birisine anlatılmalıdır -hep aynı kişiye değil, ille aynısına değil-, ve her bir şey giderek bir yana ayrılır, tıpkı insanın bir alışveriş akşamında ileride armağan edeceği şeyleri gözden geçirip bir yana koyması, alıcısına göre ayırması gibi. Her şey en az bir kez anlatılmalıdır, yine de büyük edebiyat yetkesiyle Rylands'ın buyurduğu üzere, zamanına göre anlatılmalıdır. Ya da aynı kapıya çıkar ki, tam zamanında anlatılmalıdır, ve insan tam o ânı yakalayamamışsa ya da bile isteye atlamışsa, artık bir daha dile getirilemez. O an bazen (çoğu kez) apansızın, şaşmaz biçimde ve ivedilikle ortaya çıkıverir, ama bazen de ancak belli belirsiz, ve aradan beş on yıl geçtikten sonra, en büyük sırlarda öyle olur. O nedenle kimi kişiler yeniden ortaya çıkarlar. O nedenle hep söylediklerimizden ötürü başımızı belaya sokarız. Ya da başkalarının bize söylediklerinden ötürü.
Maun Süresi
Maun suresi, münafık tipi riyakarı değil mürai tipi riyakarı anlatır. Mürai, inanç durumu menfaatlerine göre sürekli değişen kahpe tiptir. Mürai tipi riyakar Hz. Peygamber tarafından Allah düşmanı ilan edilmiştir. Maun suresi bize gösteriyor ki, mürailik münafıklıktan daha kuduz bir şubedir. Müfessir Râzî: "Münafık dışında iman gösterip içinde inkar saklayan tiptir. Mürai ise kalbinde olmayan bir şeyi, samimiyeti varmış gibi göstererek halkın kendisini mütedeyyin sanmasını sağlayan tiptir."
Nietzsche’nin bize verdiği mesaja göre hayatımızı o şekilde yaşamalıydık ki aynı hayatı sonsuza dek yaşamak isteyelim.
“Hayatımız boyunca başkalarının bize yaptıklarını bir günah gibi taşırız boynumuzda; kötülüklere, haksızlıklara dur diyemedikçe kendimizi suçlamaya başlarız. Demek ki hak ediyoruzdur, demek ki değersizizdir, başka insanlara böyle davranmadığına göre sorun bizdedir. En azından bunlara “dur” diyemeyecek kadar güçsüzüzdür.”
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.