Fakat sen, dostum, insanlar arasında yaşamak istiyorsan, her şeyden önce gölgeye, sonra da paraya saygı göstermesini öğren. Eğer yalnızca kendin için ve içindeki iyi tarafın için yaşamak istiyorsan, o zaman öğüde gereksinmen yok.
Kısa zamanda her şeyim tamam ve hazırdı. Kendi başına çalışan bir bilgin olarak yeni yaşamıma başladım.
Reklam
Eski bir yanlış yüzünden toplumdan ayrı kaldıktan sonra, bunun yerine, her zaman sevmiş olduğum doğaya dönüyordum. Dünya zengin bir bahçe gibi bana veriliyordu. İncelemelerde bulunmak artık yaşamımın yönü ve gücü; bilim, yaşamımın hedefi olacaktı. Bu, tarafımdan kararlaştırılmış bir şey değildi. Ancak o zamandan bu yana, aydınlık ve yetkin olarak, el değmemiş biçimiyle gözlerimin önüne çıkan şeyleri sessiz, esaslı, aralıksız bir çalışmayla betimlemeye uğraştım. Kendimden hoşnut olmam, betimlediğim şeyle aslı arasındaki uygunluğa bağlıydı.
"Vay vay!" dedi, "Gölgeniz yok ha? Bu kötü. Geçirdiğiniz hastalık kötü bir hastalıkmış." Ancak öyküsüne yeniden başlamadı, karşımıza çıkan ilk yol çatalında, bir sözcük bile söylemeden ayrılıp gitti. Yanaklarımdan yine acı gözyaşları süzülüyordu, neşem uçuvermişti. Üzgün bir yürekle ilerlemeyi sürdürdüm ve bundan sonra hiçbir insanın yol arkadaşlığını aramadım. Ormanın en karanlık yerlerine sığındım ve bazen güneşin vurduğu bir yeri geçmek için saatlerce hiçbir insan gözünün bu geçişe engel olmamasını beklemek zorunda kaldım.
İblis konuşuyor... .d
Dostum, filozofların okulundan bir kez yakamı kurtardığımdan bu yana felsefi kurgulamalara asla uygun olmadığımı açıkça anladığımı ve bu alanı kendime tümüyle kapattığımı bilirsin; o zamandan bu yana birçok şeyi olduğu gibi bıraktım, birçok şeyi anlamaktan ve bilmekten vazgeçtim ve bizzat senin bana önerdiğin gibi, sağduyuma, içimdeki sese güvenerek, elimde olduğu kadar, kendi yolumda yürüdüm.
Tam bu sırada halk, Raskal'ın kışkırtmasıyla, oraya birikip pencereleri taşlamışlar ve içlerindeki yıkıp bozma isteğini yerine getirmişler. Onlara iyilik eden insana işte böyle davranıyorlardı.
Reklam
Ah şu ormanlar... .d
Bu görünümün umutsuzluğuyla sessizce yüreğimi besliyordum. Bu sırada hafif bir hışırtı beni ürküttü. Kaçmaya hazırlanarak gözlerimi çevrede gezdirdim, kimseyi göremedim: Ancak güneşin vurduğu kumlar üzerinde önüme doğru kayarak bir insan gölgesi geliyordu. Benimkine benzemiyor değildi; yalnızca dolaşıyor, sahibini yitirmişe benziyordu. O zaman içimde güçlü bir istek belirdi: "Ey gölge, sahibini mi arıyorsun?" diye düşündüm. "Sahibin ben olayım!" Ve yakalamak için üzerine atıldım. Çünkü bir kez ayaklarımın ucuna gelecek biçimde üzerine basmayı başarırsam, orada yapışıp kalacağını ve zamanla bana alışacağını sanıyordum. Bu davranışım üzerine gölge kaçmaya başladı. Ben de bu hafif kaçağın arkasından yorucu bir iz sürmeye kalkmak zorunda kaldım. Buna yetecek gücü bana yalnızca içinde bulunduğum korkunç durumdan kurtulma düşüncesi veriyordu. Gölge, henüz oldukça uzakta bulunan bir ormana doğru koşuyordu, eğer ormanın gölgelerine girerse kendisini ister istemez yitirecektim.
"İnsan bir kez yitirdiği şeyi başka bir kez yeniden bulabilir."
Fakat o benim sözlerime doğru anlam vermekten henüz çok uzaktı.
Yaşamımı zehirleyen yön şuydu: Onu da, yaşamımın biricik ışığını, biricik mutluluğunu, biricik kalbini de benimle birlikte uçuruma sürükleyebilirdim... Bunları söyleyince o da benim mutsuzluğuma ağladı. Ah! O kadar sevgi dolu, o kadar iyiydi ki... Benim bir tek gözyaşım için, hem de nasıl bir mutlulukla, kendisini tümüyle feda edebilirdi.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.