Kanuni Süleyman ( 1520-1566) yalnız Yavuz Selim'in Doğu'daki eserini tamamlamakla kalmadı. Batı'da büyük askeri ve siyasi başarıları ile Osmanlı Devleti'ni Avrupa siyasetinin hakim bir unsuru duruma yükseltti.
Sayfa 34 - Kronik YayıneviKitabı okudu
17. yüzyıldan itibaren Batı, Rönesans, Reform ve Aydınlanma süreçlerinin sonunda kilisenin egemenliğini yıkarak akıl ve bilim çağını başlatırken; Tanrı / İnanç merkezli bilgi anlayışını yerleşik ve tartışılmaz bir değer haline getiren , içtihad kapısını kapatarak Müslüman aklını mühürleyen Doğu-İslam dünyası ise yarattığı kutsal kısır döngü ile kendi ortaçağını yeniden ve yeniden üretmeye devam etmiştir. Böylece, önce İslam dünyasının yaklaşık yüzde 70’ini içeren Osmanlı Devleti Sanayi Devrimi’ni kaçırarak yarı sömürgeleşme sürecine girecek, sonra da bütün Müslüman ülkeler Batı’nın adeta sömürgesi haline gelecekti.
Reklam
Kendini Hayatın Dışında Düşünmek!!!
Temel bir gerçeği yeniden ifade etmenin zamanı geldi: "Varsın,öyleyse düşünebilirsin". bunun Doğu ya da Batı herhangi bir felsefeyle ilgisi yok. Bu basit bir varoluşsal "gerçeklik".
Sonuç itibariyle Prens Sabahattin'in fikirlerinden en çok kültür ve dinle enteresan bir ilişki ortaya çıkar. Açıklaması zor olsa da bu ilişkinin en makul açıklaması önceki bölümde Ahmet Rıza'nın ikilemine getirilen açıklama gibi görünmektedir. Söz konusu ilişki oluşum sürecindeki bir ideolojinin doğal sonucudur. Fakat şunu da belirtmekte fayda vardır ki Prens Sabahattin Batı'nın sürekli dem vurduğu yobazlık boyutunun Batı'nın Doğu'ya yönelik zalim politikalarının bir sonucu olarak görülmesi gerektiğini ifade etmek suretiyle İslam'ı savunuyordu. Bu bölümde incelenen malzemeden şunu çıkarabiliriz ki Prens Sabahattin'in planı çok kültürlülük fikri etrafında geliştiğinden, yerel özelliklerin sürdürüleceği ama başka yerel özelliklerle karıştırılmayacağı bir imparatorlukta dinin son derece bireysel bir rol üstlenmesi gerekiyordu. Birkaç satırla özetlemek gerekirse Prens Sabahattin zamanının ötesinde, görev duygusu ve entelektüelliği yüzünden hem kavranması hem de fikirlerini eyleme dönüştürmesi zor bir düşünürdü. Ayrıca Osmanlı İmparatorluğu'ndaki yaşamdan kopuk olduğundan, II. Abdülhamit iktidarına karşı çıkanların somut sonuçlar elde etmek istediğini ve devrim gerçekleştikten kısa bir süre sonra anayasal yönetim fikirlerinin, Prens Sabahattin gibi Jön Türk entelektüellerinin kendilerine ait olması gerektiğini düşündüğü vesayetçi rolü üstlenen İttihatçıların kararlarına tabi olacağını anlamıyordu.
Sayfa 157Kitabı okudu
Dinî hoşgörüyü şiddetle ve tutkuyla savunurken dinî kurumların bazı kesimlerinin yozlaşmasını ve II. Abdülhamit'in Panislamizminin dini siyasete alet etmesini kınayan Ahmet Rıza, Osmanlıcılığa yürekten bağlılık gösteriyordu. Bu bağlılığı her ne kadar imparatorluğun dağılmasını önleme isteğiyle alakalı olsa da stratejik açıdan ona bağımlı
Sayfa 120Kitabı okudu
·
Not rated
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman ve ayarı da insandır. Zaman ve mekan insanla mevcuttur. Kitap doğu batı çatışmasını çok geniş bi zamanda anlatır. Halit ayarcı toplum mühendisidir. İspiritizma cemiyeti ise günümüzde komplo teorilerine inanan insanları temsil eder
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
Saatleri Ayarlama EnstitüsüAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 202341.8k okunma
Reklam
Dil katliamı
Bu ülkede böyle bir cinayet işlendi işte: Dili Arapçadan arındırmak. “Arapça yabancı dil” filan diyorlar. Amaç sadece Arapçadan arındırmak değil, Kur'an'dan (Kur'an Arapçasından) arındırmak. Asıl amaç dili İslami ruh köklerinden arındırmak, “Muslümanca”yı öldürmek. Beden olarak yaşıyor bu dil ama siz o dille bir dünya kuramazsınız. Eşyanın tabiatına aykırı bu. Medeniyet dili bütün dillerden ödünç alır. Osmanlı Türkçesi dünyanın zengin dillerinden biri. Belki de dünyanın en zengin dili Osmanlıcadır, diyeceğim. Abartıyorsun diyenlere, sakin olmalarını ve söyleyeceklerimi can kulağı ile dinlemelerini salık weriyorum. Osmanlıca hem Batı dillerinden kelime/kavram almıştır hem Doğu dillerinden. Grekçesi, Latincesi, Almancası, Fransızcası, İngilizcesi, Boşnakçası, Sırpçası, Rusçası, Afrika dillerinde, Swahiliceden almış, Hintçesi, Sanskritçesi, Farsçası, Arapçası vesaire hepsinden almış. Bütün kurucu dünya dillerinden beslenebilen ama Türkçenin grameri üzerinden bunu kendisine mal eden başka bir dil azdır.
Sayfa 126 - İnsan yayınlarıKitabı okuyor
Doğu'dan Batı'dan 99 Teselli
"Tanrıdan güç istedim, beni güçlü kılması için acılar verdi; cesaret istedim, yenebilmem için tehlikeler verdi; bilgelik istedim,çözebilmem için daha çok sorunlar karşılaştım."
Sayfa 27 - Mecit Ömür ÖztürkKitabı okudu
Antikite, fiziği, fiziğin sembolizasyonu ile için- den vurulmuş bir metafiziğe veya makro âlem mitolojisini metafizik gibi alma yanılgısına kurban etti. Rönesans sonrası Batı Uygarlığı ise metafiziği fiziğe. Doğu'da ise, mistik bağlantı, fiziği zincire vurdu. Bu, aşırıya gidişler veya yaklaşım çizgisine varamayışlar, insan için gerekli realite ve mistiklik, fizik ve metafizik dengesini sarstı, yıktı. Oysa, fizik de Tanrı'nın verisidir, metafizik de. Bu ilâhî bağış ve verileri iyi değerlendirmek borcundadır insan. Ve bu değerlendirişten doğacak dengeyi yitirmeme çabasını sürdürme onun en büyük gereğidir.
Ortaçağ Batı ve Doğu toplumları, esas olarak teosantrik, yani merkezi değeri din olan bir değerler sistemi etrafında biçimlenmiş toplumlardır. Bu tür toplumlarda akla dayanan etkinliklere, yani felsefe ve bilimlere meşru bir zemin, sağlam bir yer kazandırılabilmesi için, bunlarla din arasında veya başka deyişle akıl ile iman arasında inandırıcı
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.