Batı düşüncesini terk etmenin gerekliliğini görecek kadar kafası gelişen insanlar, artık Doğu düşüncesini benimseyebilecek saflığı, hayranlığı kaybetmiş oluyorlar.
Reklam
Kürt Meselesinin Çıkış Noktası
Kürt Meselesi sadece son otuz senenin meselesi değildir. Zira Kürt Meselesi'nin ortaya çıkışı cumhuriyetin kuruluşu ile aynı döneme denk gelmektedir. Cumhuriyeti kuran kadro öncelikli tehditler belirlemiş ve bunların bertaraf edilmesi- ne yönelik sert önlemler almıştır. En büyük iki tehdit İslâm ve Kürtler olarak gösterilmiş, böylece bu iki
Sayfa 108 - Köklü değişimKitabı okudu
Yönetim erkinin elinde, istenildi­ğinde, bireyin hak ve özgürlüklerini belirsiz hale getirebilecek inisiyatifler her zaman mevcuttur. Devlet, bir bireyin gücüne oranla devasa bir güç, bir bireyin varlığına oranla devasa bir varlıktır. Bu güç, gerek Batı, gerek Doğu ülkelerinde, dinsel söylemlerle de desteklenmiş, zaman zaman Tanrı' nın yeryüzündeki ve iradesi şeklinde kutsal bir tanıma da bürünerek insanüstü bir varlık alanı haline gelmiştir. İş­te bu muazzam güç karşısında bireyin varlığının nasıl korunabileceği konusu, bir so­run olmuştur. Bu sorunun çözümü, her zaman bedeller istemiştir. Bir ülkedeki ente­lektüel olgunlaşma seviyesi, bireysel hak ve özgürlükler, verilen bu bedeller oranın­ da gelişmiştir. Bedel vermeyen ülkelerde hiç gelişmemiş, daha az bedel veren ülke­lerde daha az, daha fazla bedel veren ülkelerde daha fazla gelişmiştir.
Sayfa 43 - Hece dergisiKitabı okuyor
Edebiyatta özgünlük, yüzyıllar boyu ne Doğu'da ne Batı'da önemli bir meziyet sayılmışur. Ancak Batı'da romanın çıkışıyla birlikte durum değişmiş, bireyin önem kazanması sonucu sıradan insanların kendilerine özgü yaşamları, yazarlara yeni konular, değişik olay örgüleri aramaya itmiştir. Buna ek olarak, romantikler, sanatçının kendi yaşantısını, kişiliğini dile getirmesini sanatın koşulu sayınca özgünlük bir değer ölçütü olarak kabul edildi. Ne (var) ki yapısalcılık sonrasında, yapıların, daha önce yazılmış yapıtlardan bağımsız, tek ve özgün olamayacağı, her metnin kendinden önce gelen metinlerle ilişkili olduğu (intertextuality) ortaya konuldu. Bir anlamda, metinleri meydana getiren daha önceki metinlerdir deniyordu. Çünkü yazar yansıtmak istediği gerçeklikle baş başa kalamaz, araya girmiş başka metinler vardır ve gerçekçi roman bu olguyu ne kadar gizlemeye, hissettirmemeye çalışırsa çalışsın, yazar başka metinlerin gerçekliği yansıtma yollarını sergilemekten kurtulamaz. Bunu yaparken elbette ki bir yenilik getirebilir, ama yazarın bu katkısı, bu yeniliği bile ancak başka yapıtlarla karşılaştırıldığında meydana çıkar. Çağımızın postmodernist yazarları ise gerçekçilerin tersine, bu olguyu açığa vurmaya, görünür hale getirmeye çalışıyor ve romancıların kullanagelmekte oldukları taktikleri, kurgu mekanizmalarını, konvansiyonları kendi romanlarının konusu yapıyorlar. Romana, dış gerçekliği yansıtan, sosyoloji, ahlâk ya da felsefe alanlarında doğrudan dile getiren bir metin değil, kurmacanın kendi dünyasında oynanan bir oyun olarak bakıyorlar.
Sayfa 98 - İletişim Yayınları, 2. Baskı, 1994, İstanbulKitabı okudu
Doğu dinlerinin tersine üç Batı dini Tanrı ile yarattıkları ara- sındaki uçurumu vurgular. Amaç ruhgöçünden kurtulmak değil, günahtan ve suçluluktan kurtulmaktır. Dini yaşamı belirleyen fa- aliyetler de kendi içine daima ve meditasyondan çok dua, vaaz ve kutsal metinlerin okunmasıdır.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.