_Nevroz, anormalliktir. _Nevrotik, anormal davranışlı, kültüründen sapmış, ruhsal bozukluğu olan kişidir. Nevrotikler, kültürün üvey evlatlarıdır. _Nevrotik bir insan, kendini, kendi yoluna dikilen bir engel olarak görmektedir. _Nevroz, kişinin normal gelişimini engeller ve baş edemediği çatışmaların içine düşürür. _Anormal davranan herkes
"Zenginle­rin işçilerden korkması, küçük burjuvaların işçileşme tehlikesi karşısında içine düştükleri panik hali, onların gözünde yoksul in­sanların ölüme daha yakın olmalarındandır." Böyle diyordu Ede­biyat ve Kötülük'te: "Hatta kimi kez pisliğin, güçsüzlüğün, karga­şanın ölüme götüren izbe sokakları, bizleri ölümün kendisinden daha çok tiksindirir."
Sayfa 36 - Battaille | Yabancının ÖlümüKitabı okudu
Reklam
106 syf.
·
Not rated
Sevgi Soysal, Leyla Erbil ile birlikte Çağdaş Türk romanında dil kullanımı açısından dilin içerisinde yer alan tahakküm mekanizmalarına karşı çıkan bir yazardır. Dildeki ve kurgudaki alışılmış anlatı biçiminin dışına çıkmak, Sevgi Soysal'ın yazma biçiminin en tipik özelliğidir. Sevgi Soysal'ın amacı dil ile birlikte insana bütün
Tante Rosa
Tante RosaSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 20195 okunma
200 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
-görece- uzun inceleme yazıyorum ki yazım daha bi' okunsun. (=
yanılmıyorsam 2016 yılında bu kitabın kapı yayınları baskısını almıştım. (
Rüyada Terakki
Rüyada Terakki
) geçenlerde 20. yüzyılın ilk çeyreğindeki osmanlı toplumu, dönemin insanları özelinde fikir edinmek için bu kitabı okuyayım dedim ve zamanında aldığım bu kitabı odada bulamadım, bu yüzden kitabın can yayınları baskısını pdfden okudum. (= bu gerekli (!?)
Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet
Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi RüyetMolla Davudzade Mustafa Nâzım Erzurumî · Can Yayınları · 202164 okunma
278 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 4 days
İşgalin Romanı
Acının Askerleri, "işgal"in romanı. Evvela Fransızların Hatay'ı işgalinin, o acı yılların. Fakat giderek genişletiyor işgal kavramını, öyle genişletiyor ki hayatın her alanında; insan düşüncesinde, insan duygusunda, evlerimizin içinde, dışında, her yeri kuşatmış bir işgali ifade ediyor. İnsan mademki soyutlamalar ile düşünüyor, dünyayı öyle anlıyor, Acının Askerleri de benzer yöntemi izliyor; somut, fiziki, korkunç bir işgali en bireysel, en soyut bir kavram hâline gelene kadar işliyor. Bahsettiğim husus, romanın iki sağlam ayak üzerine kurulmasını sağlamış. Öncelikle tarihsel, toplumsal bir gerçeklik, bir olgu ve bu olgunun sokaklara, evlere, insanlara ulaşması aktarılmış, sonrasında bu gerçekliğin insan zihninde, kalbinde geçirdiği yolculuk betimlenmiş. Yani hem tarihsel-sosyolojik ayak hem psikolojik ayak birlikte ve birbirine yakın kuvvetlerde çatılmış romanın yapısında. Yalnızca toplumsal gerçeklikler de değil, daha da yakına bakmış Burhan Günel, en temel insan ilişkilerini de irdelemiş: anne-evlat, kadın-erkek, akrabalık... Romanın dilini de bilhassa beğendiğimi söylemeliyim. Yer yer şiirsel bir dil kullanılmış, özellikle betimlemeler başarıyla gerçekleştirilmiş. Sahneler sağlam, diyaloglar sağlam. Çok süslü püslü değil ama tam olması gerektiği gibi, kendisi gibi. Beğendiğim bir roman oldu Acının Askerleri. Acıtıcı, boğucu yönleri var. Ancak es geçilmemeli, okunmalı. Tavsiye edilir.
Acının Askerleri
Acının AskerleriBurhan Günel · May yayınları · 07 okunma
Dilin politik yükümlülüklerinden kurtulup kendini bir oyun olarak tarif edebildiği yıllardı 80'ler, ama aynı zamanda keyfileştiği, nedensizleştiği, kendi kendi­nin nedenine dönüştüğü yıllar. Bütün bunlar edebiyatı da ya­kından ilgilendiriyor: 80'lerde kendi özerk ilkelerini arıyordu edebiyat, ama diğer yandan o da tıpkı özel hayatın kendisi gibi özerkliği tehlikeye atan basınçlara, en başta da piyasanın bil­dik basınçlarına maruz kalmıştı.
Sayfa 10 - Üçüncü Basıma ÖnsözKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 361 ile 370 arasındakiler gösteriliyor.