Evet her insan, kendi vücudunun mahvolması ile müteellim olduğu gibi; hanesinin harab olması ile de elem çekiyor. Ve vatanının bozulması ile gayet müteessir oluyor. Ahbabının firak ve vefatıyla derinden derine kalbi acıyor. Dünya kadar büyük, has ve hususî dünyasının zeval ve firak ve âhirde tamamen mahvolmasını düşünmesi, manevî bir cehennem gibi ruhunu ve vicdanını yandırıyor.
"Talan, bahçe bağ olan Yalan dilimden firak olan Kalp bağımdan en güzel güldür Yazık elimde solan.."
Reklam
Risale-i Nur +4
"Bu dünyanın hayatı pek çabuk değişmesine ve zevâline ve fenâ ve fâni, âkıbetsiz lezzetlerine ve firak ve iftirak tokatlarına karşı bir ehemmiyetli medar-ı teselli ise, samimi dostlarla görüşmektir. Şualar, On Üçüncü Şua.
Bediüzzaman Said Nursî
Bediüzzaman Said Nursî
Ey nefsim! Deme: "Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder. Derd-i maişetle sarhoştur." Çünki ölüm değişmiyor. Firak, bekaya kalbolup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür'at peyda ediyor. Hem deme: "Ben de herkes gibiyim." Çünki herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Sözler - 170
Hissizliğin Silüeti
Kaç baharını gömdün kışına, Nasıl taşıdın cesedini sırtında? Uğraşırken yaşamaya, Aydınlığın kararttığı bu dünyada. Ne oldu? Tutabildin mi düşen solgun yaprakları, Akıp giderken zaman gibi gözlerinden? Buza kesmişse kalp, Narin mi temas eder kafadaki çalılar? Kulağında yaşıyorsan migreni, Hangi kuşun cıvıltısı kazandırır neşeni? Kırılmışsa tüm maskeler çehrende, Kim gerdirebilir yüzündeki çizgiyi, Bir hilal gibi? Bir hilal gibi, Gecenin tam ortasındaki o, Hazan bahçesinin firak gülleri arasında süzülürken, Vuslat kapısına vardığı an bırakılmışsa bir ruh, Sor ona! "Bu hayat, umut etmeye değer mi?"
Sayfa 52 - Furkan Sadık ÖzKitabı okudu
Ey Rabb-i Rahîm'im ve ey Hâlık-ı Kerim'im! Benim sû'-i ihtiyarımla ömrüm ve gençliğim zayi' olup gitti. Ve o ömür ve gençliğin meyvelerinden elimde kalan, elem verici günahlar, zillet verici elemler, dalalet verici vesveseler kalmıştır. Ve bu ağır yük ve hastalıklı kalb ve hacaletli yüzümle kabre yakınlaşıyorum. Bilmüşahede göre göre gayet sür'atle, sağa ve sola inhiraf etmeyerek, ihtiyarsız bir tarzda, vefat eden ahbab ve akran ve akaribim gibi kabir kapısına yanaşıyorum. O kabir, bu dâr-ı fâniden firak-ı ebedî ile ebedü'l-âbâd yolunda kurulmuş, açılmış evvelki menzil ve birinci kapıdır. Ve bu bağlandığım ve meftun olduğum şu dâr-ı dünya da, kat'î bir yakîn ile anladım ki; hêliktir gider ve fânidir ölür. Ve bilmüşahede içindeki mevcudat dahi, birbiri arkasından kafile kafile göçüp gider, kaybolur. Hususan benim gibi nefs-i emmareyi taşıyanlara şu dünya çok gaddardır, mekkârdır. Bir lezzet verse, bin elem takar çektirir. Bir üzüm yedirse, yüz tokat vurur.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.