"Saatler vardır ki zorla elimizden alınır. Saatler vardır ki elimizden akıp gider. Hayatın büyük kısmı hiçbir şey yapmamakla, geri kalanı ise yapılması gerekenden başka şeyler yapmakla geçer. Bana bir insan göster ki zamana küçücük bir değer versin, bir günün anlamını bilsin ve her gün bir parça öldüğünün farkına varsın!.."
Çalınan her kapı hemen açılsaydı; ümidin, sabrın ve isteğin derecesi anlaşılmazdı. Bir kelebek avcısı bile çalıların yırttığı ayaklarla koşmak zorundaysa hayatın anlamını eliyle koymuş gibi bulmak kimin harcıydı?
Reklam
"Hiçbir şey için 'Onu kaybettim!' deme; 'Onu geri verdim!' de.
Sayfa 219Kitabı okudu
Nasıl mı öldü? İlmin onurunu korumak için sarayda çocuklarına özel ders vermesini isteyen Buhara valisini reddedip vatanından sürülerek. "Allah'ım! Artık yeryüzü bana dar gelmeye başladı. Beni yanına al!" dedikten bir ay sonra, elli dokuz yaşında.
Sayfa 270
Üç tel saç, üç gül fidanı; büyüyerek hücre- ye sarılıyor şefkatle. Mahkûm, sırtındaki kırbaç izlerinin, gül sularının aktığı arklara dönüştüğünü anlayıp sırt üstü uzanıyor yere. Gözlerini yumup mendildeki üç saç telinden birini sağ, diğerini sol gözünün üzerine yerleştiriyor. Ve tabiri eskimeyen bir rüya, göz kapaklarından taşıp süzülüyor, süzerek yaralarını.
Sayfa 263
"Ben uykusuz gecelerken Uyuyordun sen Nasıl bana yetişirsin Durum böyleyken."
Sayfa 262 - İmam Şafiî
Reklam
Ve gayret et, gayrettir hayatın tadı
"Akıl ve edep sahibine rahat yok oturmakta / Βιrak memleketi, garip ol, sefere çık / Ayrıldıklarına bedel bulacaksın karşılık / Ve gayret et, gayrettir hayatın tadı / Suyu durgunluk bozar; aksa temizdir, pislenir dursa / Avlanamazdı aslanlar ayrılmasa / Ve isabet etmezdi ok yayından çıkmasa."
Sayfa 261 - İmam Şafiî
"Denedim insanını dünyanın / Sabah sabah / Cimrilikle dolu deriler yürüyordu / Başka bir şey göremedim / Sonra kanaat kınından bir kılıç çektim / Keskin tarafıyla onlardan ümitlerimi kestim."
Sayfa 260
"Bırak günleri dilediğini yapsın / Razı ol hükmederse kader / Gecelerin musibeti sabrını taşırmasın / Baki değil dünyadaki zorluklar."
Sayfa 260 - İmam Şafiî
Farazî meseleler hakkında konuşmayı sevmezdi İmam. "Olmayanı bırak, olana bak!" derdi. İşte binlerce hadis anlaşılmayı bekliyordu. Bir heyecan kaplardı onu Hz. Peygamber'in hadislerini nakletmeden önce. Yıkanır, en güzel elbiselerini giyinir, kokular sürer, sarığını takardı. Konuşacağı odada ders boyunca güzel koku veren öd ağacı yanar, Bilmiyorum Limanı'ndan ayrılan gemi sükûnet içinde okyanuslara açılırdı.
Sayfa 258 - İmam Mâlik
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.