Gerçek tevhid işte budur
Tevhidin o asıl manası şudur: "Vasıta ve sebeplere bakmaksızın her şeyi Allahdan bilmek." Tevhid ehli, hayrı ve şerri Allahdan bilir; onları Allah'ın yarattığına iman eder. Bu öyle şerefli bir makamdır ki, tevekkül, rıza, Allahın hükmünü teslimiyet halleri de, bu mertebenin meyvelerindendir. Diğer semeresi de, Hazreti Ebû Bekir'in buyurduğu şu sözdür, ölümüne sebeb olan hastalığı zamanında ona: - Sana bir tabib çağıralım? dediler. Verdiği cevab: - Beni hasta düşüren, tabiblerin tabibidir, olmuştur.
·
Not rated
Ali Şeriati İslamoğlu’nun sitayişle bahsettiği ve öve öve bitiremediği Ali Şeriatî’nin MUHAMMED KİMDİR kitabına bakalım ve “İnsanın eseri o insanın kendisidir” fehvasınca, Şeriatî’yi kendi eserinden tanıyalım. Ali Şeriatî’nin bu eseri, 1988 Ankara baskılı. Basan Fecr Yayınevi. Şeriatî İranlı bir şiî. Bizde İranlılara acemler derler. Dilimizdeki
Ali
AliAli Şeriati · Fecr Yayınevi · 2008210 okunma
Reklam
- Hz. Aişe’nin (ra) Lakapları - Lakap bir kimseye asıl adından ayrı olarak sonradan takılan ikinci bir isim; kişinin severek aldığı, onu toplum içinde yücelten ad anlamında lakap güzel görülmüş. Ancak inananların birbirlerine çirkin lakaplara çağırılmaları Kur’an-ı Kerim’de yasaklanmıştır. (el-Hucurat,49/11) •Ümmü’l-Mü’minin; Müminlerin Annesi
İşte ölümüne sevda... İşte Ebû Bekirce sevgi... İşte gerçek sevgi...
Efendimiz (sas) daha da duygulanıyor: "Ey Ebû Bekir! Şimdi sen benim yerime ölür müsün, ölümü göze alabilir misin?" diyor. Hz. Ebû Bekir (ra) en ufak bir tereddüde kapılmadan: "Evet, ya Resûlullah! Senin için seve seve ölürüm." di- yor. Efendimiz ailesini ve yakınlarını ona hatırlatarak: "Ne- den peki, benim için ölümü göze alırsın?" diyor. Bu soru üzerine Hz. Ebû Bekir diyor ki: "Ya Resûlullah! Eğer ben ölür- sem sadece babam Ebû Kuhafe'nin evi ağlar. Ama Sen ölürsen, sana bir şey olursa bu ümmet ağlar, bu din ağlar, varlık âleminin tamamı ağlar. Sen değil, ben senin yolunda ölmeliyim. " Bu rivayeti bize nakleden Hz. Ömer (ra), daha sonra şöyle bir iti- rafta da bulunacaktır: "Ruhumu kudretinde tutan Allah'a yemin ederim ki sadece Ebû Bekir'in bu gecesi, Ömer'in tüm hayatından daha hayırlıdır. "
Bizim Türkümüz
Atlarımız aldan, kırdan, yağızdan, Akıncılar kopmuş gelmiş Oğuzdan, Küçüklü, büyüklü hep bir ağızdan, Dünyaca söylenir türkümüz bizim. Kanundur, değişmez dünyanın seyri,
“Dostlar” demiş eskiler, “karanlık çöktüğünde çıkan yıldızlar gibidir.” Elhak doğrudur. Ama gerçek dost aydınlıkken güneş, karanlıkken ay gibidir. Gerçek dost hem hüznünü hem sevincini paylaşabildiğindir. O yanında olmayınca hep bir şeylerin eksik kaldığı, kemal’e ermediği kişidir. Dost, yanında olan değil içinde olandır. Dost, dersini duruşundan anlayıp ahvalini sorandır. Uzun cümleler kurmak zorunda olmadığın kişidir dost. Utanmadığın, sıkılmadığın, usanmadığındır dost.
Reklam
Şükür kelimesini, sahip olduğunu sandığı hiçbir şeyin kendi kazanımı olmadığını fark eden insanın, Yaradan’ına ettiği teşekkür diye tarif etsem zannediyorum yanılmış olmam.Gerçek anlamda şükür edebilenler ancak her yönüyle Allah’ın nimetlerinin idrakine varabilenlerdir çünkü.
"Doğrudur, halk inanır, ama halka da nereye kadar inan-mak gerekir, bunu da yönetenlerin iyi hesap etmesi gerekir. Halk, gücün gölgesinde kaldıkça susar. Şey... Fermanlar da önemlidir. İster gökyüzü, ister yeryüzü olsun, bu fermanlara halkı bir güzel inandırmak gerekir. Yani fermanların mutlak olduğuna, kutsal olduğuna inandırmalıdır halkı. Bu sağlanabilirse, gerisi yağdan kıl çekmektir ya kumandan. Gün gelir, birisi başkaldırırsa, sanılır ki, fermanlara başkaldırmıştır o. Oysa başkaldıranın gerçek niyeti, fermanların arkasına sinmiş yöneticilerdir. Ama, başkaldırıcı, derdini anlatamadan, başını kaybeder."
Sayfa 37 - MuaviyeKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.