Küçük Mucizeler Dükkanı serisini çok seviyorum.
İsminin uyandırdığı his tam olarak kitaplara da yansıyor çünkü. İlk kitabından itibaren okuduğum diğer kitaplarıyla mucizeleri okumak, onlara tanık olmak, inanmak, umut etmek, sevmek, sevilmek gibi kavramların aslında nasıl da kolay olduğunu anlatıyor yazar bize. Sadece kolay değil ne kadar insani ama bir o kadar da ne kadar çaba gerektiğini gösteriyor. Ve bu kitabında da tekrardan Bir Yumak Mutluluk’un sahibi ve tabiki kitapların ana karakteri Lydia ile karşılaşmak, onun ailesini okumak ve en çokta onun bir çocuk evlat edinme istediğini okumak kitaba sarılmama sebep oldu. Tüm eski tanıdıklarla karşılamak sanki gerçekten de Blossom Sokağı’na uğramışım ve eski dostlarımla kucaklamışım hissi verdi bana.
Üstelik aramıza yeni katılan kişiler ve onların hikayeleri sonunda ise her şeyin tam tahmin ettiğim gibi güzelliklere bağlanması öyle iyi geldi ki ruhuma…
Bir kez daha iyi ki dedim, iyi ki bu yazar var. Bazen ruhunuz sizi yormayacak kitaplar okumak ister. Dinlenmek ister, umut etmek ister. İşte tam da bunların hepsi Macomber’ın kaleminde mevcut. Seri zaman zaman yeniden başlanıp okunacak kadar güzel. Üstelik zor zamanlarınızda size kucak açacak kadar da güzel. Lydia’nın hayatlarına Casey’i almaları ve gelecek kitaplarla olacak olan bir çok umudu bıraktı bana. Çok çok güzeldi gene. İçim ısındı.
Alix alayci bir ses cikardi.Dogrusu,buraya neden geldigini gercekten bilmiyordu.Belki de cocukluguyla ilgili hatirladigi bazi anilardan ya da duygulardan dolayi buradaydi.Cocukluk yillari aklindan silinmisti.Mahkemenin atadigi doktorlar,Alix'in cocukluk amnezisi denen bir hastaligi oldugunu soylemisti.Bunun ne demek oldugunu bilmesede arada sirada aklindan hayal meyal bir ani geciyordu.Cocukliguyla ilgili cok az sey hatirliyordu.Harirladigi tek sey, anne babasinin surekli kavga etdigiydi.Ikisi arasinda tartisma cikar, Alix de yatak odasindaki dolaba saklanirdi.Dolabin kapagini be gozlerini kapatir,hayatinda bagiris cagirisin ce dayagin olmadigina inandirmaya calisirdi kendini.O dolapta baska bir ailesi vardi.Oradaki hayali dunyada anne-babalar bir birini cok seviyor,kimseye bagirmiyor ve kavga etmiyordu.Hayali dunyasindaki buzdolabi yarisina kadar biralarla dolu degildi.Okuldan eve geldiginde hep masanin uzerinde kurabiyeler ve sut oluyordu.Gecen seneler boyunca bu dusunceler Alix'in aklinda gercekler kadar yer etmisti.Net olarak hatirladigi seylerden biri de onu seven hayali annesinin orgu orduguydu.
Yeongju, hayatına sıfırdan başlamak üzere, eşinden boşanıp, işinden istifa ediyor ve ardından hyunam-dong kitabevini açıyor. Kitabevinde kitap kulüpleri düzenleniyor, yazar-okur buluşmaları yapılıyor. Başlarda kitabevinin geleceğine dair endişe duyuyor ve kendini mutsuz hissediyor ama kitaptaki diğer tüm karakterler gibi o da zamanla kendi amacını buluyor. Kitabevi kendi sıcak ortamını yaratırken gelen müşterilere de bir ışık kaynağı oluyor. Hayatında bir yol ayrımında olanları, geleceğiyle ilgili ne yapacağını bilemeyenleri bir araya getirip birbirlerine yaslanmaları için sakin bir ortam yaratıyor. Otuzlarında mutsuz hissettiği bir evlilikte sıkışıp kalmış bir kadına, yeni mezun olmuş ve ne yapacağını bilemeyen bir çocuğa ve yıllarca özel sektörde çabalayıp hiçbir ilerleme kaydedemeyen umutsuz bir kadına, gün içinde nefes alabilmek için uğradıkları bir sığınak haline geliyor.
Yazar vermek istediği mesajı direkt vermiyor, karakterler üzerinden minik bir diyalogla gizlice veriyor ve en sevdiğim şey bu oldu. Kitap size dolaylı yoldan birçok soru sordurabilir. Gerçekten mutlu muyum? Mutlu olduğum bir işi mi yapıyorum? Geleceğe dair planlarımı içimden geldiği gibi mi kurdum yoksa ailemi mutlu etmek için mi ?
Yaklaşık 16-17 yaşındayken “ Küçük mucizeler dükkanı” diye bir kitap okumuştum, o kitabın içeriğini çok hatırlamıyorum ama genel olarak aynı duyguları hissetmiştim. Çıkmazda hisseden, sıkıntılı süreçlerden geçen insanların birbirine şifa olduğu hikayeler, sıcak ortamlar.
Büyük olayların olmadığı, sakin ve insanı rahatlatan bir metin arayışındaysanız, hyunam dong kitabevi sizin için.