DİL - Yabancı Dilde Eğitimin Belaları
Muhalefet gazetesinin 25 aralık 1996 tarihli sayısında C.C. Beydilli'nin Bakinetsin Nostalgiyası makalesi işte bu bakımdan hoşuma gitti. Makaledeki fikirlere ilave olarak şunu söylemek istiyorum: Bugün kendisini Bakinets olarak adlandıran, dinine ve diline yabancı insanların özlemini çektikleri Rus, Ermeni ve Yahudi kardaşları, medeniyet getirmedikleri gibi giderken de bir şey aparmadılar. Bırakıp gittikleri ise Ruslaştırılmış yerli kardaşları oldu. Şimdi biz bunun acısını yaşıyoruz. Büyuk puroblemleri halletmek yerine Mankurt tefekkürünün meydana getirdiği yaraları sağaltmakla meşgulüz.
Sayfa 144 - Ötüken Yayıncılık
“Mankurtsun sen , mankurtsun ! Gerçek bir mankurt !“
"Sarı-Ö- zek’te, Naymanlar’ın mezarlığı ile ilgili bir hikâye, daha doğrusu bir efsane vardır. Eskiden yalnız Naymanlar gömerlermiş oraya ölülerini ama şimdi herkese ait bir mezarlık o. Ana-Beyit mezarlığı deniyor. Bir mankurt olan oğlu tarafından öldürülen Nayman-Ana oraya gömülmüş..."
Mankurt tüccara uzun uzun baktıktan sonra şöyle demiş: “Her gün ben aya bakarım o da bana bakar, birbirimizi işitmeyiz ama biliyorum orada oturan biri var.”
Sayfa 148Kitabı okudu
FETÖ’ye gönülden teslim olmuş kişi tabir caizse mankurt ve/veya mutanttır. Çünkü onun efendisi, abiler silsilesi için de devam eden ve Gülen’in şahsında nihayete eren örgütten ibarettir. Her bir FETÖ’cü mankurt nazarında örgüte adanmak ve örgüt için yaşamak en büyük erdemdir. Örgüte sadakati ve hizmetiyle dikkat çeken kişilere kimi zaman Gülen’in iç çamaşırları gönderilir. Böylece ona “seçkin mankurt” payesi verilir ve bu büyük ödül(!) mukabilinde kendisinden daha fazla hizmet performansı beklenir. Bu noktada mankurtların hizmetten başını kaldırmaması için aksiyon üstüne aksiyondan söz edilir.
