"Senden başka hiç kimse senin kurtarıcın olamaz!" - Wilhelm Reich
Bu dünyaya bir rastlantı sonucu gelmişsin, ve geldiğin gibi, sessizce gideceksin. Neden bağırıyorsun böyle, biliyor musun? Korkuyorsun da ondan. Bedeninin kaskatı kesildiğini, giderek kuruduğunu hissediyorsun. .
Reklam
Evli çiftler artık bir arada yaşayamayacaklarını anladığında, eşlerden birinin ötekini dava etmesini, karısını ya da kocasını ahlâksızlıkla, kabalıkla suçlamasını istiyorsun. Karşılıklı verilmiş uygar bir ayrılma kararını, boşanmak için geçerli neden saymıyorsun sen, ey büyük isyancıların küçük torunu. Sen de bir şehvet düşkünüsün çünkü ve bundan korkuyorsun. Hakikati, bir aynada, elle tutamayacağın bir yerde görmek istiyorsun. Sendeki tutucu yurtseverlik, bedensel katılığından, kasılmalarından, ruhsal kabızlığından kaynaklanıyor küçük adam.
"Dinsel hoşgörü"den yanasın değil mi. Dilediğin dine, kendi dinine inanmak istiyorsun. Buna bir diyeceğim yok. İyi ediyorsun. Ama bu kadarla kalmıyorsun ki? Kendi dininden başka din olmasın istiyorsun. Kendi dinine karşı hoşgörülüsün, ama başkalarınınkine karşı hiç de hoşgörülü değilsin. Biri kalkıp da bir kişisel Tanrı yerine doğaya hayranlık duysa, ve doğayı anlamaya çalışsa, öfkeden kuduruyorsun.
Mutluluk, uğrunda çalışılmasını gerktirir; mutluluk gökten yağmaz, kazanılır. Oysa sen mutluluğu yalnızca yalayıp yutmak istiyorsun; bu yüzden senden kaçıyor o da; senin kendisini kemirmeni, yutmanı istemiyor. .
İşte sen böylesin, küçük adam. Ama kimse sana neye benzediğini söylemeye cesaret edemiyor. Çünkü senden korkuyorlar küçük adam, ve senin küçük olmanı istiyorlar. Kendi mutluluğunu tüketen, yiyip bitiren sensin. .
Reklam
Kitap seninle konuşup, sorular sorup senden sana cevap veriyor.
Peki, gel baştan alalım: Yaşamda ve sevgide mutlu olmanın "ekonomik koşulları"nı "makinalar"la karıştırıyorsun; insanların kurtuluşu, "devletin büyüklüğü"yle sağlanır sanıyorsun; milyonların ayaklanması demek, top arabalarının geçit töreni yapması demek diye düşünüyorsun; sevginin bağımsızlığa kavuşmasını, Almanya'ya geldiğinde elini uzatabileceğin her kadının ırzına geçmekle karıştırıyorsun; yoksulluğu önlemek için yoksul, zayıf ve çaresizleri ortadan kaldırmak gerektiğine inanıyorsun; çocuk bakımıyla "yurtseverler soyu yetiştirme"yi bir tutuyorsun; doğum denetimiyle "on çocuklu analara" madalya vermeyi birbirine karıştırıyorsun. Senin kafandan çıkan, bu "on çocuklu ana" fikrinin kurbanı değil misin sen sanki?
Diktatörlük.(Kitabı komple paylaşasım var)
Bu büyük adamın sunduğu derin bilgi ve fikir hazinesini sen nasıl kullandın peki küçük adam? Bütün söylenenlerden yalnızca tek bir sözcük kaldı kulak- larında: diktatörlük! Bu büyük sıcak yüreğin önüne serdiği bolluktan yalnızca diktatörlüğü aldın; geri kalan her şeyi denize döktün, özgürlük denen şey gitti, açıklık ve hakikat, ekonomik kölelik sorunlarının çözümlenmesi, ileriyi görme yöntemleri... her şey ama her şey alaşağı edildi. Yerinde olmakla birlikte istenmeyerek seçilmiş tek bir sözcük kaldı elinde: Diktatörlük
Tokat gibi sarsıcı bir kitap kesinlikle tavsiye edilir.
Senin o sözünü ettiğin "ekonomik etkenler"inle bile bir şey beceremiyorsun. Yaşamdan zevk almak için ekonomik koşulları iyileştirmen gerektiğini sana anlatabilmek için bilge bir insan canla başla çalıştı, bu yolda canım verdi. Karnı aç bireylerin kültürü geliştiremeyeceğini anlatmaya çabaladı; bütün yaşam koşullarının ekonomik duruma bağlı olduğunu, kendini ve toplumunu her türlü baskı yönetimlerinden bağımsız kılman,kurtarman gerektiğini anlattı sana. Evet, bu bilge adam, seni aydınlatmaya çabalarken yalnızca iki yanlış yaptı; senin, kendini kurtarma yeteneğine sahip olduğuna inandı. Özgürlüğünü, bir kez ele geçirdikten sonra bırakmayacağına, onu koruyabileceğine inandı. Bir yanlış daha yaptı bu adam: Senin, bir proleter olan senin "diktatör" olmana izin verdi.
“Asıl açıklanması gereken, neden aç insanın çaldığı ya da sömürülen adamın grev yaptığı değil, neden aç insanların çoğunun çalmadığı ve sömürülenlerin çoğunun greve gitmediğidir.” Wilhelm Reich
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.