Makber
Eyvah! Ne yer ne yâr kaldı, Gönlüm dolu âh u zâr kaldı, Şimdi buradaydı gitti elden, Gitti ebede gelip ezelden Ben gittim o hâksâr kaldı, Bir gûşede târumâr kaldı; Baki o enis-i dilden,eyvah!.. Beyrut’ta bir mezar kaldı. Günümüz Türkçesi: "Eyvah! Ne yer ne de sevgili kaldı. Gönlüm ah ve ağlama ile dolu kaldı. Şimdi buradaydı, (ama) elden gitti. Ezelden gelip ebede gitti. Ben gittim, o toprak içinde kaldı. Bir köşede perişan kaldı. Eyvah, o gönül arkadaşından geriye (kala kala) Beyrut'ta bir mezar kaldı." ABDÜLHAK HÂMİT TARHAN
Bir tatlı bakışla, bir gülüşle, Eyyâm-ı hayatımı tamam et.
Reklam
Güller gibi meyl-i ibtisâm et, Dağ-ı dile çâre bul, merâm et! .. Bir tatlı bakışla, bir gülüşle Eyyâm-ı hayâtımı tamâm et! .. (....) Her yer karanlık pür-nûr o mevkî? .. Mağrib mi yoksa makber mi yâ Râb! Yâ hâbgâh-ı dilber mi yâ Râb, Rüyâ değil bu ayniyle vakî. (...) Sen öldün, ölüm güzel demektir, Ölsem yaraşır gamınla her gün.
Eyvah!Ne yer ne yar kaldı Gönlüm dolu âh u zâr kaldı Şimdi buradaydı gitti elden Gitti ebede gelip ezelden.
541 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Bir dönem tarihe de ışık tutan bu kitabı çok beğendim.1912 de dünyanın büyük bir savaşın eşiğine geldiği yıllar.... Abdülhak Hamit Tarhan 62 yaşında Belçika sefiri..... Büyük bir davette 18 lik Lusyen ' le tanışır ve birbirlerine delicesine tutulurlar.Lusyen ailesinin sert tutumuna rağmen bu büyük şairin peşine takılarak İstanbul ' a gelir.Oysa ki Abdülhak Hamit her bakımdan zor bir adamdır.Herseye rağmen aşkları ebediyete kadar sürer.Lusyen (Nasip Betül) Atatürk ' le, İnönü 'yle, Nazım Hikmet ' le Tevfik Fikret ve niceleriyle tanışır. Yazarın da bahsettiği gibi onlarınki bir çağ yangınının ortasında yaşanmış inanılmaz bir aşk hikayesi....
Lüsyen
LüsyenCan Dündar · Can Yayınları · 20101,271 okunma
Hâlid Turhan Arıcan (1901-1976)
Hâlid Turhan Bey çok kültürlü bir insandı. Bilhassa yakın tarih ve devlet ricâli hakkındaki malumatı emsalsizdi. Kitap hastasıydı. Hâli vakti yerinde olmadığı halde, eline üç kuruş geçse, kitap alır koyardı. Sandık odası gibi bir odada, bazısı ceylan derisi ile ciltli çok hususî kitapları vardı. Her hafta sahaflara uğrardı. Hanımı bile bundan müşteki [şikâyetçi] idi. Nâzik, ağırbaşlı bir zât idi. En sevmediği kişiler hakkında bile itinâlı konuşur; meselâ kendisine kötülüğü dokunmuş Hasan Âli Yücel için nihayet "Kendisine yazık etmiş biridir” derdi.
Sayfa 557 - Arı Sanat Yayınevi, 3. Baskı (2018)Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.