İnsan, Yaratıcı'nın önünde eğilendir; Tanrı önünde eğildiği gibi, Tanrı yolunda da eğilendir. Buna karşılık, o, kendi nefsi önünde eğilmeyen, tabiata râm olmayan, eşyanın ve maddenin buyruğuna girmeyendir.
Musa
Çölün sonsuzluğunda bile hurmalar sallanır. Kurak yaz sabahlarında çiğ yağar. Bir Musa doğmasın diye, doğan binlerce çocuk öldürülür. Fakat ölen çocukların kanında Musa bilincinin çiçeği açar. Zulümde boğulan bir halka, suda boğulmayan bir çocuk yol gösterir: suları yarıp geçme yolunu.
Reklam
"Her çağda, şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun, inananlar için muhakkak bir Nuh'un Gemisi vardır."
Dolayısıyla konuyu artık bir sonuca bağlarken bu değişimin ahlaki yaşama ne kattığını sorgulamak istiyorum. Elimizdeki gerçekliğe ne ekledi? Ne de olsa ardımızda uzun ve saygıdeğer bir düzenbazlık, yalancılık, aldatma, iki yüzlülük, çifte standart geleneği var; kanunun delinmesi haber niteliği taşımıyor. Othello, Yitik Cennet ya da Mansfield Parkı’nda veya herhangi bir Dickens ve hatta Henry James eserinde yanına kâr kalmak tabiri kullanılmaz. Elbette bu değişimin tarif ettiği şey gerçekleşir ama bizim modern tabirimiz henüz bulunmamış ya da ona ihtiyaç duyulmamıştır. Edebiyat dediğimiz şeyin büyük bir bölümü yaptıkları yanlarına kâr kalan ya da kalmayan insanları anlatır ama on dokuzuncu yüzyılın sonlarına kadar durum böyle adlandırılmamıştır. Yapılan aynıdır ama işe yaraması için gizli tutulması gereken bir şeyin ilan edilmesini içeren bu deyişe sahip değildirler .
Bir Musa doğmasın diye, doğan binlerce çocuk öldürülür. Fakat öldürülen çocukların kanında Musa bilincinin çiçeği açar. Zulüm denizde boğulan bir halka, suda boğulmayan bir çocuk yol gösterir, suları yarıp geçme yolunu... Yitik Cennet,Sezai Karakoç
+734
Yalnız, inanan kişi, imtihandan geçmez. İnanana inanan da geçer imtihandan...
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.