İnsan dâimâ ihsâna mağluptur.
Sayfa 129 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Mıstah isimli bir fakire devamlı yardımda bulunurdu. Kızı Hazret-i Âişe'yi hedef alan “İfk Hâdisesi”nde onun da iftirâcılar arasında yer aldığını görünce, bir daha ona ve âilesine iyilik yapmayacağına dâir yemin etti. Bunun üzerine Cenâb-ı Hak şu âyet-i kerîmeyi inzâl buyurdu: “İçinizden fazîletli ve servet sahibi kimseler, akrabâya, yoksullara, Allah yolunda hicret edenlere (mallarından) vermeyeceklerine dâir yemin etmesinler; affetsinler, bağışlasın geçsinler. Allâh'ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz? Allah çok mağfiret edici, çok merhametlidir." (en-Nûr, 22) Âyet-i kerîmenin nüzûlünden sonra Ebû Bekir (r.a.): “–Elbette Allâh'ın beni bağışlamasını isterim!” dedi. Ardından yemin keffâreti vererek, yapmış olduğu hayra devam etti.
Sayfa 126 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sahâbeden Ebu’d-Derdâ -radıyallâhu anh- da develerine çok fazla yük vuran insanlara rastlamıştı. Deve, yükün ağırlığından ayağa kalkamıyordu. Ebu’d-Derdâ -radıyallâhu anh- hemen devenin üzerindeki fazlalıkları atıp hayvanı ayağa kaldırdıktan sonra sahiplerine şöyle dedi: “–Eğer Allah Teâlâ, hayvanlara yaptığınız eziyetleri affederse, size büyük bir mağfirette bulunmuş olur. Ben Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in şöyle buyurduğunu işittim: «Allah Teâlâ bu dilsiz hayvanlara iyi davranmanızı emrediyor! Verimli bir arâziden geçiyorsanız hayvanların biraz otlamasına müsâade edin! Kurak bir yerden geçiyorsanız oradan çabuk geçin, bu tür yerlerde fazla oyalanarak hayvanlara sıkıntı ve zarar vermeyin!»”
Sayfa 125 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Rebî bin Haysem Hazretleri, bir gün namaz kılarken, gözünün önünde yirmi bin dirhem kıymetindeki atı çalınmıştı. Fakat o, hırsızın peşine düşmek yerine huzurla edâ ettiği namazına devam etmeyi tercih etti. Onun bu büyük kaybını duyan dostları koşarak kendisini tesellî etmeye geldiler. Hazret, dostlarına: “–O adam atımı çözerken kendisini gördüm. Lâkin ben o vakit daha mühim ve çok sevdiğim bir işle meşguldüm. Onun için hırsızı kovalamadım.” dedi. Bunun üzerine dostları, hırsıza bedduâ etmeye başladılar. Hazret onları susturarak: “–Sâkin olun, bana zulmeden falan yok! O adam kendi nefsine zulmetti. Zavallının kendine yaptığı yetmiyormuş gibi, bir de biz ona zulmetmeyelim!” dedi. Şâir, bu hâli ne güzel ifâde eder: Mü’minlere imdâda yetiş merhametinle, Mülhidlere lâkin daha çok merhamet eyle!
Sayfa 124Kitabı okudu
Hazret-i Hasan bir gün Medîne bağlarına uğramıştı. Orada zenci bir köle gördü. Köle elindeki ekmekten bir lokma kendisi yiyor, bir lokma da önündeki köpeğe veriyordu. Böylece ekmeğini köpekle paylaşmıştı. Hazret-i Hasan : “–Delikanlı, sen kimsin?" diye sordu. Köle: “–Ebân bin Osman'ın hizmetçisiyim.” dedi. Hazret-i Hasan : “–Peki, bu bağ kime ait?” diye sorunca, köle: “–Ebân bin Osman'a ait.” diye cevap verdi. Hazret-i Hasan: "–Sakın buradan bir yere ayrılma, birazdan buraya, senin yanına döneceğim!” diyerek oradan ayrıldı ve bağın sahibine gitti. Hem bağı hem de o zenci köleyi satın aldı. Ardından kölenin yanına gelip: “–Delikanlı! Seni satın aldım.” dedi. Köle hemen ayağa kalkarak: “–Başım gözüm üstüne! İtaat; Allâh'a, Rasûlü'ne ve sanadır!” dedi. Bu sâdıkâne sözler, Hazret-i Hasan'ı daha da duygulandırdı. Hasan ona: “–Sen Allah için hürsün! Bu bağı da sana hibe ediyorum!” dedi. Köle ise: “–Efendim! Ben de bu bahçeyi, beni kendisi için âzâd ettiğin Cenâb-ı Hakk'a hibe ediyorum!” dedi.
Sayfa 122 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Tevâzûda Zirve İdiler
Ashâb-ı kirâm, İslâm ahlâkıyla yüceldikçe, tevâzûda da erişilmez bir zirve hâline geldiler. Şu hâdise, bunun tipik bir misâlidir: Selmân-ı Fârisî Medâin vâlisiyken, Şam'dan Teymoğulları Kabîlesi'ne mensup bir kişi gelmişti. Yanında bir yük de incir getirmişti. Selman'ın sırtında bir elbise, bir de aba vardı. Şamlı, Hazret-i Selmân'ı tanımıyordu. Onu bu hâlde görünce de: “–Gel şunu taşı!" dedi. Selman -radıyallâhu anh- gitti, yükü sırtlandı. Halk kendisini görünce tanıdı. Adama: “–Yükünü taşıyan bu adam validir!” dediler. Şamlı: “–Özür dilerim, seni tanıyamadım.” dediyse de Selman - radıyallâhu anh-: “–Zararı yok, yükü evine götürene kadar sırtımdan indirmeyeceğim.” karşılığını verdi.
Sayfa 120 - Erkam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
230 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.