"Palargir'den Harlond'daki iskelelere kırk ve iki fersah var,' dedi. 'Yine de yarına kadar Harlond'a varmamız gerek yoksa tamamen kaybederiz.' "Kürekler artık özgür insanlar tarafından çekiliyordu ve insanca çabalıyorlardı; yine de Ulu Nehir'i yavaş yavaş geçtik çünkü akıntıya karşı gitmeye
Kafasında sesler gezinen adam, bazen taşlar ile ağaçlar arasında geçen konuşmaları dinlemeyi başaran adam, ara sıra bulutların ezgisini sözcüklere dönüştürebilen adam. Ben buyum.
Reklam
ÜSTÜME VARMA İSTANBUL
Sana geldim, içim ümitlerle dolu Beni sarhoş etme İstanbul, ne olur Bir gün ben de eririrm caddelerinde Çürür kemiklerim adım unutulur Yine sen kalırsın dipdiri, sımsıcak Göğün bulutların, denizlerin kalır Oynama İstanbul, benimle oynama Bir gün öldürür beni bu dert, bu kahır Ezilmiş ellerimin arasında başım Bu yeryüzünde başka çarem kalmamış İşte gelip kapılarına dayanmışım Karşında yıkılmış bir duvar gibiyim Beni sarhoş etme, başım dönüyor Üstüme varma İstanbul, kederliyim. -
Ümit Yaşar Oğuzcan
Ümit Yaşar Oğuzcan
Derinlerde değişen her şey bana acı veriyordu çünkü kent yaşantısıyla ilgili şeyler okudukça ve kent yaşantısını daha iyi tanıdıkça ,artık gerçek olarak algıladıklarımın ,taşrada birlikte büyüdüğüm dünyaya bakış açısından çok farklı bir düzene ait oldukları izlenimim de artıyordu. Nehirler ,korular, gündüzleri üzerinde bulutların ve rüzgarların dolaştığı ,güneşin parladığı ,geceleri de onu saran karanlıkta tam anlaşılmayan şeylerin olduğu küçük bir köyün insanları ve hayvanları arasında büyümüştüm.
Sayfa 92
“Tanrı şöyle sürdürdü konuşmasını: “Sizinle ve bütün canlılarla kuşaklar boyu sonsuza dek sürecek antlaşmamın belirtisi şu olacak: Yayımı bulutlara yerleştireceğim ve bu, yeryüzüyle aramdaki antlaşmanın belirtisi olacak. Yeryüzüne ne zaman bulut göndersem, yayım bulutların arasında ne zaman görünse, sizinle ve bütün canlı varlıklarla yaptığım antlaşmayı anımsayacağım: Canlıları yok edecek bir tufan bir daha olmayacak. Ne zaman bulutlarda yay görünse, ona bakıp yeryüzünde yaşayan bütün canlılarla yaptığım sonsuza dek geçerli antlaşmayı anımsayacağım.”” ‭‭YARATILIŞ‬ ‭9‬:‭12‬-‭16‬ 9:13 Yayımı... antlaşmanın belirtisi. Gökkuşağı bu antlaşmanın yükümlülüklerinin bir hatırlatması ve mührüydü. İbrahim'le yapılan antlaşmanın belirtisi sünnet (bkz. 17:11) ve Sina Dağı'nda Musa'nın aracısı olduğu antlaşmanın belirtisi Şabat (bkz. Çık.31:16-17) olacaktı.
“Yüz çocuk daha doğurmayı planlıyorum, bana bulutların arasında uçan gümüş bir gemi yapacaklar. Olympos‘a hükmedeceğiz.”
Sayfa 74
Reklam
Çiçeklerle örtülü bir tepenin ardına saklanmakta olan güneşi seyretmek. Dev bir ormanda bir yere varmadan,tek bir an bile dönüşü düşünmeden yürümek. Deniz kıyısında dikilip uzaktaki adaların ardında kaybolmakta olan bir gemiyi izlemek. Bulutların arasında kaybolana dek kazların uçuşunu seyretmek. Ve bambunun bambuya düşen ince gölgelerini. Zeami Motokiyo
Sayfa 107 - IV. Shirin-yoku felsefesi. Waka sanatı.Kitabı okudu
Mümkünü olmayan hayallerim gibi bulutların arasında uçmak istiyorum.
Sükunet hüküm sürer, demir cezvede kaynayan suyun sesinden başka hiçbir şey yoktur, sessizliği bozan. Cezve güzel öter, zira dibindeki demir parçaları benzersiz bir ezgi üretecek şekilde düzenlenmiştir, öyle ki insan o ezgide, bulutların boğduğu bir çağlayanı, uzakta kayalar arasında patlayan bir denizi, bir bambu ormanını süpüren bir sağanağı, ya da bir uzak tepede çamların uğultusunu duyabilir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.