Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
14 Mayıs'tan sonra ve Bolu D.P. Milletvekili Zuhuri Danışman'ın mektepler için yazdığı Tarih Kitabı'nda, İstiklal Harbinin İnönü Muharebeleri safhası hiç zikredilmedi. Bu yakışıksız hareket tenkit edilince, olay Milli Eğitim Bakanlığınca "Tarih Kitabı basılırken İnönü Muharebelerine ait fasikül matbaada unutulmuş ve kitaba bu suretle girmemiştir", şeklinde gülünç, garip bir açıklama ile geçiştirmemek istendi. İnönü Ansiklopedisi adı altında yayınlanmakta olan ansiklopedinin de ismi değiştirildi ve ansiklopedilerde İsmet İnönü adına da yer verilmedi. Sanki bu gök kubbe altında, bu isimde bir ünlü kişi yaşamamıştı. Taassubun ve gerici eğilimlerin hoş görülmesi yolunda, bir bakışta küçük gibi görünen tavizlere gidildi. Camilerde Halk Partisi aleyhine yürütülen vaızlara müdahale edilmedi. Böylece camiye, günlük siyasetin girmesi yolu açıldı.
Sayfa 107 - Remzi Kitabevi
352 syf.
5/10 puan verdi
Harput Emiri Belek Gazi
Haçlı Seferleri'nin ne acıdır ki bizim neredeyse hiç bilmediğimiz,ama haçlılara korku salan ve Artukoğulları'nın en önemli zâtı Nurud'devle Belek Gazi'nin kayda geçen tek romanı olma özelliğini taşır, eğer "Behram oğlu Belek"'i saymazsak. Belek Gazi'den uzun uzun bahsetmek isterim ama bununla neden daha hiç hem bu zâtı duymamış ve bu kitabı okuyacak kişilere merakkıran ipucu vereyim ki? Bunun yerine onun hakkında bilgi istiyorsanız Harputtîname isimli Instagram sayfasına yönlendirelim. Roman'a gelirsek rahmetli Zuhuri Danışman hocamızın güzide eserlerinden biri,fakat tarihî romanları çok seven biri olarak romanda pek çok şey biraz şevk kırdı. En basitinden, kurgudan söz edelim. Uzun betimlemeler ve eylemler yerine,diyalog,diyalog ve diyalog şeklinde gidiyor. Bazı yerlerde fazla çocuksu gibi gelebilir ama haçlıların o sapık, azgın ve vahşi zevklerini gayet betimleyerek açıklaması bu sanıyı yıkar sanırım. Tarihî açıdan bakarsak, çoğu şey tutarlıdır. Fakat gözüme çarpan en büyük eksik Belek'e "Kılıcımı,yayımı,atımı hatta hatunumu emanet ederim" diyen 1. Kılıçarslan'dan hiç bahsedilmesi, Harput hakimi Çubukoğlu Mehmed Bey'den hiç bahsedilmemesi,Belek'in 1101 haçlı seferleri esnasında çok az durulması, Belek'in önce Palu'yu vilayet merkezi yapıp Harput'u almasından bahsedilmemesi idi. Bunların dışında akıcı,samimi ve Belek Bey için gayet güzel hazırlanmış bir romandı. Zuhuri Danışman hocamı, rahmetle anarım.
Balak Gazi
Balak GaziZuhuri Danışman · Kaknüs Yayınları · 20115 okunma
Reklam
Yazarlar ve Tarih
Romanları ile ünlü Fransız yazar ve eleştirmen Emile Herriot, "Ne kadar roman okursak okuyalım, belirli bir yaşa geldikten sonra insanı celbeden tarihtir. Tarihin hiçbir zaman sırrını okuyanlara bütünüyle açıklamayan ve mutlak bir sır olarak kalan noktaları vardır. İşte bu noktalar yorumu gerektirir" diyerek, roman ile tarih arasındaki farkı dile getiriyor. Aslında tarihsel roman diye bir türde söz konusudur. Harold Lamp ve Avusturyalı Stefan Zweig, tarihsel olgulara ve gerçeklere dayanarak yazılan tarihsel romanların en büyük ustaları olarak gösterilebilir. Biz de bu türün en belirgin yazarı "Tarihi sevdiren adam" diye nitelenen Ahmet Refik'tir. M. Turhan Tan ve Feridun Fazıl Tülbentçi de aynı yöntemi seçmişlerdi. Ama ülkemizde kurmaca olayları, sahneleri içeren kimi kitapların kapaklarına roman yazılarak eleştirilerden kurtulmak isteniyor ve giderek macera romanları yazarları da tarihçiler sınıfına yükseliyor. Bunun günümüzde en belirgin temsilcisi Ahmet Ümit olmalıdır. Tarih yazarının en başta gelen özelliği ele aldığı konu ve olaylar hakkında yansızlığını koruyabilmesidir. Toplum olarak çok duygusal olduğumuzdan araştırma ve yayınlarda yansızlığı koruyamıyoruz. Bu olumsuzluk tarihi araştırmalarında da kişiyi ya da olayı yok sayma aşamasına kadar varıyor. Bunun en belirgin örneği Ankara Cebeci Ortaokulu Müdürü Zuhuri Danışman'dır. İsmet İnönü'yü sevmediğinden yazdığı okul kitaplarında İnönü Savaşlarına hiç yer vermemişti!
Sayfa 171
Zuhuri Danışman 'ın 1960 yılında basılmış olan bu kitabını okumaya başladım. Yalnız kitap eklemek istediğimde ne yazık ki karşıma çıkmadı. O nedenle kendi çektiğim görseli eklemem gerekti. Kitaptan alıntılar da yapamayacağım büyük bir ihtimalle. Ama altta yorum kısmına eski kitapları sevenler için kısa kısa ekleme yapmaya çalışacağım.
Sadakat mı, Liyakat mı?
Koçi Bey, Sultan IV. Murat’a verdiği ıslahat layihasında, liyakat ilkesinin terk edilip rüşvetle kayırmayla, nepotizmle yapılan atamaları anlatır. Hepsi padişaha sadık, hatta minnettardı tabii. Fakat hem idare hem medrese yozlaşmıştı. Koçi Bey, neticeyi şöyle tasvir eder: “Reâyânın ayakta durması adalet iledir. Şimdi âlem harab, reaya perişan, hazine noksan üzere...” (Zuhuri Danışman yayını, s. 50)
"İnsan bir şehre hâkim olabiliyor da, bir kadının esiri olmaktan kurtulamıyor."
Sayfa 275 - KonstantinKitabı okudu
Reklam
ben hemen o kadar emin konuşma derim
"...Varna, Kosova harplerinin galibi Sultan Murad yoktur artık karşımızda. Sultan Murad ölmüştür. Dostlarım! Onun ölümüyle Osmanlı yıldızı da sönmüştür!"
Sayfa 204 - KaramanoğluKitabı okudu
"Orhan'ı onlara bırakıyorum dediğim vakit sefirin sevincine dikkat ettiniz mi? Bizans asla fesatsız yaşayamaz. Fakat... Artık bu mütefessih fesat ocağı ebediyen sönmelidir!.. Bizans Türk'ün olacaktır!"
Sayfa 198Kitabı okudu
Bekle Şahi toplarıyla nasıl geliyoruz bekle
"...Neden talihsiz olacakmışsınız? Bin yıllık hayatında Bizans, böyle günleri az mı gördü? Hangi serdar, Bizans surlarını aşabildi? Dünyada emsali bulunmayan bu dev surların karşısında büyük Türk'ün de âciz kalacağına şüpheniz olmasın."
Sayfa 104 - Konstantin Dragazes'eKitabı okudu
Sultan Mehmet babasına diyordu ki: "Eğer padişah siz iseniz, vatanı düşman istila etmiştir. Ordunuzun başına geçmek vazifenizdir. Eğer padişah ben isem, size emir veriyorum ki vatan hizmetinizi ifa ediniz!"
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.