Her alanı çatışma ve müdahale alanı olarak kabul etmek mümkün değildir. Onun için belli bölgeleri taciz ederek, grubu belli bölgelerden kanalize ederek istediğimiz alana götürürdük. PKK’yi, onlara zarar verebileceğimiz, onların da kendilerini en rahat hissedeceği alana çekerdik. Durumdan yararlanır ve ölüm bölgesine girip çatışmaya başlardık. JİTEM askerinin bir tek silahı vardır. Başka ateş gücü olan veya müdahale gücü olan ne bir bıçak, ne bir tabanca, ne bir el bombası vardır. Bir tek Kanas’ı vardır. Yüz kişilik bir PKK grubu mevcut ise, on kişiyle ölüm bölgesine gireceği onar tane fişek verilir. Onardan yüz tane yapar. Bu herkes için yeterlidir. Kafasını taşın arkasına sokup da ateşten kurtulma çabasını göstermezse o mermileri de kaybeder. O on kişi sağındaki, solundaki, önündeki ve arkasındaki güçleri desteklemeyi benim emrimde yapar.
Ondan sonra da aradan fazla zaman geçmeden Eşref Bitlis’in uçağı düşüyor. Ben o konuda daha önce iki tez öne sürdüm. Birincisi Amerika, Kuzey Irak’ın doğusuna, hududumuzun dışına gitmemizi istemiyor. Bunu Amerika da istemiyor, Rusya da istemiyor. Dolayısıyla İsrail hiç istemiyor. Neden istemiyor İsrail? Burası çok önemli. İsrail bayrağının üzerindeki iki tane mavi çizgi vardır. Üst tarafı Mezopotamya’yı ifade eder, alt çizgi de Fırat’ı. İsrail’in ideali Ortadoğu’da buluşmak. Bu ideal, Türkiye’nin bir bölümünü de kapsıyor. Hiçbir şekilde, İsrail de, Amerika da Türkiye’nin bu bölgede güçlü olmasını istemez. Bizimkileri Mesut Barzani ile kandırmaya çalışıyorlar şimdi. Mesut Barzani, Celal Talabani’den, Celal Talabani, Mesut Barzani’den daha beterdir. Bunu bu iki birimden biri yapmış olabilir. Ayrıca PKK de istemiyor. PKK de üçüncü birim olarak suikasta katılmış olabilir. Hatta Rusya’yı da katarsak 4 birinden biri yapmış olabilir.
Reklam
Ben, iki korumamla beraberdim, sivildim. Üzerimde siyah takım ve siyah kravat vardı. Çocukların da takım elbiseleri siyahtı. Yalnız onların pardösülerinin altında kalaşnikof vardı. Bende de çift silah vardı. Mermiler ağzına sürülüydü. Sonra Kocatepe’ye gittim. Cami avlusunda bir grup vardı. Baktım, içlerinde tanıdıklarım da var. Cem Ersever’in devre arkadaşlarını gördüm orada. Bana “sen görürsün” gibilerinden bakıyorlardı. Dualar edildi, camiden alındı rahmetlinin tabutu. Sadece merkez komutanlığının inzibatları tarafından sırtlandı. Ben o zaman –onların çoğu da resmi – onlara bağırdım: “Öküz gibi beni izleyeceğinize bir yarbayı bir ere taşıtmayın, siz taşıyın!” dedim. Bunun üzerine tartışma çıktı. Sonra subaylar ikaz edip, subaylar subayı taşısın dediler. Sonra şehitliğe gittik, rahmetli gömüldü. Toprağın atıldığı sırada bana bakıyorlardı. Döndüm. “Bakın, sizin bakışlarınızı hiç iyi görmüyorum. Hodri meydan!” dedim. “Burada mezarın başında hesaplaşalım, başka tarafa gitmeye lüzum yok.” Orada generaller de vardı. Ben belimi açtım, “Bende iki silah var. İkisi de dolu şarjörlü, horozları açık. Siz de çekin silahlarınızı, sıkalım. Kim ölürse ölsün. Öyle kindar şekilde, Arif Doğan, Cem Ersever’i öldürtmüştür diye tavır almayın.” Dedim. “Ben öldürttüğüm pisliğin mezarına gelmem!” dedim. Sonra silahlarını toplatıp gömdürdüm. Şaşırıp kaldılar. “Ben bu canımı vatan, millet, toprak için verdim. Siz Cem Ersever asri mezarlığa gömülürken neredeydiniz?” dedim. Donup kaldılar.
224 syf.
6/10 puan verdi
Emekli Albay Arif Doğan'ın Jitem hakkında ve faaliyet alanları hakkında bilgiler veriyor. Jitem'in kuruluş amacı ve sonradan Jitemci olup Götemciye dönenler.
Jitem'i Ben Kurdum
Jitem'i Ben KurdumArif Doğan · Timaş Yayınları · 2011202 okunma
NEŞET ERTAŞ Şiirlerin-türkülerin çoğunda kendi adı yerine ‘garip’ sözcüğünü kullanan Neşet Ertaş; “Ben küçük yaşlarımda bile bazı türküler üretirdim ama bu türkü benim demezdim, öyle çalardım türküleri. Babam arif kişiydi, bir gün dedi ki, oğlum sen bir şeyler yapıyorsun, kendin türküler söylüyorsun ama sonunda bir şey demiyorsun. Hayli türküler
400 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
41 günde okudu
Doğan Cüceloğlu’nun bir seminerinde tanıştığı öğretmen Arif Bey ile sohbetleri toparlanarak bir kitap olarak sunuluyor bizlere. Arif Bey hayatına anlam bulabilmek için Doğan Cüceloğlu’ndan yardım istiyor ve insan nasıl “Savaşçı” olur konulu görüşmeler başlıyor. En sevdiğim bölüm nasıl savaşçı olunacağının madde madde ve açıklamalarıyla anlatılmasıydı. Bu maddeleri kendime de not aldım. Bu bölümde ağırlıklı olarak Kızılderili Don Juan ile doktora öğrencisi Carlos’un anılarından faydalanılıyor. Kızılderili öğretisinden anlıyoruz nasıl savaşçı olunacağını. Kişisel gelişim kitabı olarak çok başarılı buldum ancak bir olumsuz eleştiri yapabilirim. O da konunun dışında verilen ayrıntıların (Buluştukları yerler, saat kaçta buluştukları, ne içtikleri, sohbet sırasında etrafta olup bitenler, hava durumu, vs.) gereksiz olduğu. Kitaptaki bütünlüğü ve akışı bozduğunu düşünüyorum. Buna rağmen Doğan Cüceloğlu bir romancı olmadığı için bu ayrıntıya çok da takılmamak gerekir. Asıl verilmek istenen düşünce biçimi son derece açık bir şekilde aktarılmış. Kendinizi, özünüzü bulmak ve yaşamınızı anlamlandırmak isterseniz “Savaşçı”da verilen tavsiyelere uymak işinize yarayabilir.
Savaşçı
SavaşçıDoğan Cüceloğlu · Remzi Kitabevi · 202110bin okunma
Reklam
969 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.