Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnsanoğlu, zamanın bu mahpusu, onun dışına fırlamağa çalışan bir biçare idi. Onun içinde kaybolacağı geniş ve biteviye akan nehrinde herşeyle beraber akacağı yerde, onu dışarıdan seyre çalışıyordu. Onun için bir ıstırap makinesi olmuştu. Bir itiliş, haydi ölümün ucundayız; herşey bitti. Mademki sıfırın bütününü kırdık, adet olmağa razı olduk, bunu kabul etmek lazım. Fakat hız bizi kendiliğinden öbür hadde götürüyor; hayatın ortasındayız, onunla doluyuz, tekrar hızımızın oyuncağıyız; fakat bu sefer, bu sefer terazi mutlak surette ölüme doğru eğiliyordu. Bütün ıstıraplar kendi misilleriyle artacaklardı.
Kaos ve hız dünyamızda, olaylar ve zorluklarla yarışırken zaman uçup gidiyor gibi görünüyor. Ancak başarı ve mutluluk yolculuğumuzda, adımlarımızı yönlendirmede ve kaderimizi belirlemede niyetler büyük rol oynuyor. Fırsat dalgaları arasında özgüven ve istikrarla yüzeceğimizi, yoksa umutsuzluk ve şaşkınlık havuzunda sürüklenip boğulacağımızı belirleyen şey, hedefimize doğru samimi ve saf bir niyetle her gün attığımız basit adımlardır. Niyetleri düşünürken kilometreleri değil anları saymalıyız. Temiz bir kalp, en küçük hareketlerde bile büyük fark yaratabilir ve attığımız her adımın ardındaki samimi niyet, ona eşsiz bir değer katar. Eğer şimdiki ana odaklanabilir ve her detayı hedeflerimize doğru iyi niyetle yönlendirebilirsek, fırsatların da doğal olarak bizi takip ettiğini ve akan bir nehir gibi bize doğru akmaya devam ettiğini göreceğiz.
Reklam
Vedalar Öyleki artık paket aşklar paket sevgiler var, hemen olsun hemen bitsin veya insanların karekteristik yapılarına bakılmaksızın beklentilerini bencilce istemek.. ben bu hız çağında o kadar yavaşım ki duyguların ve fikirlerin bitiminde başlarım ince ince sözmeye “geç güvenirim ve yapım itibariyle çok korumacıyımdır ,yeni tanıştığım ve tanıştık olduğum insanlara çok dar bir alan sunarım” evet bu sözler başarılı bir karekter okurunun bana ithafen sarfettiği sözler.. Gerçek şu ki,her şey başlar ve biter. her şey, her şeye rağmen başlar ve biter bu kadar basit olmamalı ben her şeyi ciddiyetle kavramaya özen gösteririm, duygular perçinlensin diye ama sanırım çoğu şeyi ıskalıyorum bu sebepten.
Aşk , gereksinimlerimizi görülmemiş hız ve özelliklerle yeniden belirler .
Sayfa 22 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
Bir not (⁠◔⁠‿⁠◔⁠)
Çevremde ki herkes "hız " derdinde; hızlı okuma, hızlı öğrenme, hızlı yeme içme, hızlı ulaşım sağlama .... Ben ise tam tersine yavaşlamayı tercih ediyorum. Mesela kitabımı yavaş yavaş; satır satır okuyorum, ders mi çalışacağım sindire sindire çalışıyorum, bir yere mi gideceğim havanın tadını çıkarttı çıkarta; etrafı seyrede seyrede gidiyorum. Ömür zaten cok hızlı tükeniyor, bir de ben hızlandırmak istemiyorum.
Hız Kapitalizmi’nin büyümesiyle görselleşen medyanın giderek hızlanması ve parçalanması, insanların karmaşık kitapları başından sonuna kadar okuyacak denli yoğunlaşmalarını ve tahammül göstermelerini her geçen gün daha da olanaksız hale getirmektedir.
Reklam
Zamanın ruhu
Malum, Proust'un Swannların Tarafı bitti. Muhammed Ali'den sert bir sağ kroşe yemiş gibi oldum kitaptan sonra. Cidden kaliteli ama oldukça ağır akan bir kitap. Tespitler çok güzel olsa da betimlemeler bezdirici. Kayıp Zamanın İzinde serisinin ikinci kitabına başlayacağım ama gün içinde elim bir türlü gitmedi kitaba. Aynı anda Seray Şahiner'in Antabus kitabına başlamıştım ve oturdum "eğer o roman ise bu ne, bu roman ise o ne?" sorusunu sorup duruyorum kendime. Yanlış da anlaşılmasın, Antabus'u okuması çok kolay olsa da yine de gerek dili, gerekse de ele aldığı mesele itibariyle çok kaliteli ve çok da keyifli bir kitap. Sanırım mesele "zamanın ruhu"yla ilgili. Her iki roman da zamanının ruhunu yansıtıyor. Biri bezdirici ölçüde yavaş ama dipsiz bir kör kuyucasına derin, diğeri oldukça keyifli ama modern bir futbol maçıymışçasına hız ve skoru öncelleyen bir yapıda örülmüş.
... ve yatırım hız trenine binen herkesin mutlaka bir acil durum nakit rezervi olmalıdır.
Almanya'da 16. yy'da Reform hareketiyle birlikte Kitab-ı Mukaddes tercümeleri de hız kazandı. 1522'de Yeni Ahit'i, 1534 yılında da Eski Ahit'i olmak üzere Martin Luther Kitab-ı Mukaddes'i halkın da anlayacağı şekilde tercüme etti ve yaydı. Martin Luther'in Sola Scriptura düsturu, yani "sadece metin" ile ifade ettiği şey, herkesin Kitab-ı Mukaddes'i "sadece metin" üzerinden kendi okuyup anlayabileceği inancını ifade ediyordu
Ayberk Erkay
Apollinaire'in Zamanın Rengi'nde yerinde duramayan, zaman çizgisinde duvardan duvara çarpan bir şeyler var. Hep dile getirilmiş, kimilerinin her yerde gördüğü, kimilerininse görmemezlikten geldiği, tanıdık şeyler: Geçmiş, şimdi, gelecek, yolculuk, hız, güzellik, tutku, arayış, mücadele, ba­rış, savaş, yaşam, ölüm...
Sayfa 8 - ÖnsözKitabı okuyor
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.